45. Bölüm (FİNAL)

3.4K 164 179
                                    

Sevgili Ige,

Sirius'a bu kadar güvendiğin, on iki yıl boyunca, onun James'e ihanet etmediğine inanıp, hiç tereddüt etmeden onu beklediğin için teşekkürler.

 

Sevgiler, Jafey.

Ben artık şuna inanıyorum.

Sahne arkasında hepimizden gizlenmiş, Sirius'u sonsuz bir güvenle bekleyen, sonsuz bir aşkla seven bir kız vardı. Bence, bu kız, Ige Elmer.

Ve, SON PERDE...

Red-Hymn For The Missing ile okuyunuz, lütfen!

Haziran 1996

Genelde toplantı yapmak için kullandığımız büyük salonda elimdeki Gelecek Postası'na göz gezdiriyordum. Koca bir yalandan ibaret olan Gelecek Postası'na. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi gösteriyorlardı. Her şey toz pembeymiş gibi.

Sihir Bakanı'nın ve bakanlığın saygınlığını kaybetmemesi insanların canlarından daha önemli gibi davranıyorlardı. Hiçbirisi Karanlık Lord'un geri döndüğüne inanmak istemiyordu. Ama dönmüştü. Koca bir karanlığı da yanında getirerek geri dönmüştü. Karanlık, 31 Ekim 1981 gecesinde benim hayatımın durduğu an elden ayaktan çekilmiş ve benim hayatımın devam ettiği 6 Haziran 1994'te tekrar gün yüzüne çıkmıştı.

İçimdeki, günlerdir engelleyemediğim kötü histen kurtulmak için derin bir nefes alıp ciğerlerimi tamamen oksijene doyurmuştum. Aldığım nefesleri geri verirken dudaklarımın arasından çıkan havanın içimdeki hissi alıp götürdüğünü düşünmeye çalışmıştım, ama bu sefer de kötü his, odadaki tüm havaya karışarak içime fazlasıyla geri dolmuştu.

Biran da, gelen takırtıyla hızla ayağı kalkmıştım. Ses merdivenlerin başından geliyordu. Salonun kapısından çıktığımda yere yüz üstü kapaklanmış, pembe saçlı kızı görmüştüm.

"Tonks?" Sesim telaşlı ve şaşkın çıkmıştı. "Merdivenden mi düştün?"

Kız yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirirken 'Sorun yok,' der gibi bana bakıyordu. Elleriyle iki yandan destek almış, "Son iki basamakta," diye mırıldanmıştı. "Ama bir şeyim yok-"

Salonun hemen yanındaki mutfağın kapısında yüzlerindeki telaşla iki adam belirmişti. Remus'un kahverengi gözleri yerden kalkmaya çalışan Tonks'u bulduğunda "Merdivenden mi düştün?" diye solumuştu.

Remus'un hemen yanındaki Sirius'un gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını görebiliyordum.

Daha fazla gülmemesi için "Sirius!" diye tıslamıştım.

Başını tamam anlamında sallarken sıktığı dişlerinin arasından "Acelen neydi Tonks?" diye sormuştu.

Tonks sonunda sapa sağlam ayakta durmuş, üzerindekileri düzeltmeye başlamıştı. Bir yandan da Sirius'a bakarken "Şahgaga yaralanmış," diye mırıldanmıştı. "Sesini duyunca çatı katına gittim ve o sırada gördüm, galiba kanadında-"

Sirius'un kaşları çatılmıştı biran. "Yaralanmış mı? Ama nasıl-?"

"Eh," diye mırıldanırken omuz silkmiştim. "Küçücük çatı katında haraket etmek istese kanadını çarpar, doğal, değil mi?"

Remus onaylayan bakışıyla başını sallamıştı. Sirius'a dönerken "Hagrid'i çağıralım o zaman," demişti.

Tonks'un kaşları çatılmış, yüzü buruşmuştu. "O zamana kadar acı mı çekecek?"

Sirius gözlerini devirmişti. "Ben yaparım, zaten bu evde tek işim bu," Ses tonundaki bezmiş ifadeyi sezebiliyordum.

"Sana yardım edeyim," diye mırıldanmıştım. Sirius ve Remus'u iki yana ayırarak mutfağa girmiştim. Molly dolapların birisinde acil yardım malzemelerinin bulunduğundan bahsetmişti bir keresinde.

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige ElmerWhere stories live. Discover now