11. Bölüm

3.2K 213 42
                                    

Bölüm Notu:

Yorumlarınızı alsam?

İyi okumalar.

Karanlık koridor boyunca sessizlik hakimdi. Karşımdaki çocuğun gözlerine bakarken az önce söylediklerini çözümlemeye çalışıyordum. Öğrenmişti. Tek kavraya bildiğim buydu. Gerisi boştu, şuan. Nasıl öğrenmişti, kimden öğrenmişti? Sadece birer soruydu. Asıl önemli olan öğrenmiş olmasıydı.

Boğazımda kocaman bir yumru vardı konuşmamı engelleyen. Zaten o yumru olmasa da ne demem gerektiğini bilmiyordum. Soru sormamıştı. Bu böyle mi, dememişti. Öğrenmişti işte.

Black tüm dikkatiyle bana bakmayı sürdürürken yüzündeki kararlı ifade yerini garip bir gülümseme almıştı. Kim bilir şuan aklından neler geçiyordu. Ne kadar zayıf olduğum mu? Belki de.

"Sebebin bu olabileceği aklımın ucundan geçmezdi." ses tonun da hafif bir alay vardı sanki. Ama kendi kendine konuşuyor gibiydi. "Miss Elmer'in bana anlaşma teklif etmesinin sebebi kaybetme korkusu, he?"

Yüzündeki ifade her saniye daha da sinirlerimi bozuyordu. Gözlerim yanıyordu. Ama şimdi bir de ağlamamalıydım. Ağlayamazdım.

Sonunda kendimde konuşacak cesareti bulduğumda sesimin titremesini engelleyememiştim. "Benden ne istiyorsun?" Ne yapıp da ondan kurtulabilirdim? Bunu kimse duymadan bu işin içinden nasıl sıyrılabilirdim?

Black gözlerini gözlerime dikerken alaycı bir ifadeyle "Başa sararsak: Tek istediğim bir özürdü." dedi.

İşte yine en baştaydık. Özür. Özür dilemek bu kadar zor işte benim için. Çünkü özür dilersen hata yaptığını kabul etmiş olursun. Ama o bir hata değildi. Evet, aslında bir hataydı. O gün, trende, yanlış kişiye büyü savurmuştum ama sonuçta ikisi de hatalıydı. Sonra olanlarsa her şeyi daha da kaosa sürüklemişti. Ve sonuçta buradaydık. Benim tamamen tükendiğim noktada.

Black yüzüne yayılan çarpık gülümsemeyle "Ne sanıyorsun ki?" diye fısıldadı. Hemen sonra sertleşen yüz hatlarıyla ne yapacağımı bilememiştim. "Bunu öğrendim diye tüm sinirimi sevdiklerinden çıkaracağımı mı?" sesi yükselirken gözleri sinirle parladı. "Ben asla, sizin yaptığınızı yapmam. Bana zararı olmayan insanlara, asla zarar vermem."

Söylediklerini dinlerken gözlerim her saniye daha da yanmıştı. Gözlerimi kırptığım an yaşlar tüm hızıyla yanaklarımdan süzülecekti.

Biz böyle miydik? Başkalarının sevdiklerine sebepsiz yere zarar verip onları bu kadar üzüyor muyduk? Black onlara zarar vermemiş olsa da bunun düşüncesi bile yetmişti. Peki, zarar verse ne yapardım? Galiba Potter'ın bana yaptığını. Evans'a bir şey yapmış olduğumu düşündüğü anda boğazıma yapışmıştı.

Bu çocuk çok farklıydı. Tanıdığım herkesten farklıydı.

Herkesin böyle bir konuda sevdiklerime zarar vereceğine adım gibi eminken, o bunu yapmıyordu. Oysa ki, ben yapardım. Aynı Evans'ı seçmemdeki sebebin Potter'ı sinir etmek olduğu gibi.

"Ve Elmer, özür dilemek için hala vaktin var." ses tonu şefkatliydi. Sanki biran karşımda Regulus duruyor gibi geldi ve o an çok büyük bir hata daha yaptım. Gözlerimi yumdum. Ve gözlerime dolan yaşları serbest bıraktım. Hıçkırarak ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırırken olmayan ışıktan dolayı ağladığımı görmediğini umuyordum.

Dudaklarımdan dökülen sözlerle ben bile afallamıştım. "Özür dilerim." Sesim mırıltı şeklinde çıkmasına rağmen yüzüne yayılan şaşkınlık duyduğuna işaretti.

Sana Güveniyorum... | Sirius Black & Ige ElmerWhere stories live. Discover now