Önce Canım

3.2K 170 22
                                    

İşimiz bitince, akşam vardiyasında çalışan, bay oruspu çocuğumuz Emir bey, izinli olduğu için, akşam 11'e kadar çalışmam gerekiyordu.

Eski müdürün gözüne girmek için her yolu deniyordu.
Bu yüzden, müdürle göt göte verip, 2 yıl boyunca hayatımı zehir ettiler.
İşi bitip, giden çalışanlara iyi akşamlar dileyip, en son Furkan baktım.

"Kanka ben gidiyorum. Sen gelirsin. senin için dolaba biraz yemek koydum. Acıkırsan yersin"

Dediğinde, Furkan'a uzaktan öpücük gönderip, yanaklarına makas attım.

Furkan'ın ailesi Van'lıydı. Her ne kadar diksiyonu iyi olsa da, yine de Van'lı olduğu belli oluyordu.

Furkan'ın maaşı, benden bir tık daha fazlaydı. Çünkü aşçıydı ve el lezzeti gerçekten çok iyiydi bu yüzden patron onu bırakmazdı. Çünkü müşterilerde yemeklerden memnundu.
E Tipi de sağlam olunca, herşey güzel ilerliyordu onun için. Ya ben, benim mesleği yapacak binlerce genç vardı. Bu yüzden onların bana değil, benim onlara ihtiyacım vardı.

Ben, küçükken kazada ailemi kaybedince, akrep akrabalarım beni, İzmir'deki bir yurda verdiler, yani yurtta büyümüştüm.
Üstüne birde ege üniversitesini kazanınca, şehir dışına gitmeme gerek kalmamıştı.
Şimdi de az çok kendime yetiyordum.
Az çok birikmişliğim de vardı. Buna da şükür ediyordum. Fakat, patronun gözünde, her an işi bırakıp, sonra da siktir olabilecek bir insandım. Bu yüzden işimde en iyisi olmak için çok çabalıyordum. Çünkü otelin cirosu benden sorumluydu.

Neyse, her şeyi siktir edip, otel müşterileri için Rihanna'dan bir şarkı açtım. Öyle bir şarkı açtım ki millet kalkıp, dans etsindi. Bananeydi ki, madem tatile gelmişler fosur fosur gördükleri her yere uzanıp, bronzlaşmasınlar...

Saat akşam 9'a gelince, Sandalyeme oturup, biraz dinlenmek istedim.
Kollarımı masada birleştirip, kafamı da kollarımın üzerine koydum.
Birkaç dakika bu şekil beklediğimde,

Biri, elini masadaki zile basınca yerimden sıçradım.

"Ne oluyor lan"

Fakat karşımda, sinirden alt dudağını dişleyin birini gördüm.
Yüzüne birkaç saniye fazla baktığımda,
elini bir kez daha zile vurup;

"Bir oda lazım bana" dedi.

Yorgunluktan kaşlarımı yukarı kaldırıp, yavaşça kafamı salladım. Gerçekten çok yorgundum.

Bir yandan dolu olan odaları tek tek deftere yazıyordum.
Diğer yandan rezervasyon olan odaları, bilgisayara geçirip, dolu gösteriyordum.
Sonra exell'den günlük faturaların bilançosunu çıkarıp, başka bir yere dosyalıyordum.

Yüzüne bakmadan, bilgisayardan boş bir oda bulup, kısaca yüzüne baktım ve anahtarı kendisine verdim.
Ama o yüzüme bakıp, dudaklarını dişleri arasına aldı ve umursamazca emmeye başladı.

Kafamı yana eğip, kaşlarımı çattım ve bıkmış bir edayla

"Buyrun, başka bir emriniz mi vardı"

"Bavulumu kim yukarı taşıyacak"

Dediğinde, etrafıma baktım. Belboy'umuz olmadığından, elimle etrafı gösterip

"Bakın köşede bir tane cin boyumuz oturuyor, ona verin, o taşısın"

Alay eder gibi konuştuğumda, kafasını sallayıp;

"Müdürünüz yok mu, bay şımarık"

"Yok, bir tane gereksiz bugün istifa edip gitti, gerçi şutlandı. Diğeri de yarın teşrif edeceklermiş"

ReSeP-SiYoNiST | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin