Teklif

861 70 15
                                    

Tam bir saattir göz kapağımın altında mutluluktan sayamayacağım kadar çizgiler belirmişti. Dudaklarım ise sürekli bir hareket halinde ve kucağına yaslandığım adama bakıyordum. Olcay eğilip hokka gibi burnuma bir buse kondurarak, gülümsedi "Bebeğim benim" dedi ve tekrar alnıma uzun bir öpücük kondurdu.

"Nasıl buldun burayı?" Diye soru sorduğumda Olcay cevap vermeden burnunu iki saat önce yıkadığım saçlarıma getirerek, derince koklayıp yanağını bastırdı ve kaslı kollarıyla beni kendine daha çok sardı.

"Boşver. Şuan yan yanayız ya, önemli olan o" dedi ve tekrar şakağımdan öptü.

"Evet aşkım" dediğim de, Olcay'ın omuzları hafiften sarsıldı. Kafamı kaldırıp yeşil gözlere baktığımda, gülüyordu ve eğilip dudağıma öpücük kondurarak "Bu gece yanında kalacağım. Hadi beni odana götür de seveyim biraz seni" diye heyecanla konuşunca, yutkundum ve bakışlarımı önüme eğdim.

Çünkü o piçin iğrenç dudaklarının etkisi hala dudaklarımdaymış gibi hissediyordum. Sanki gece gündüz çamaşır suyuna koysam da yine etkisi geçmeyecek gibiydi. Olcay'a belli ettirmeden, öfkeden alev almış gözlerimi az önce oturduğum sandalyeme diktim.

Birkaç saniye sonra Olcay elini çeneme getirerek baş parmağıyla okşayıp, yüzümü yukarı kaldırdı ve bizi göz göze getirdi.

"Haydi bebeğim odaya gidelim" deyip, saçlarımdaki diger elini karnıma koyarak, bu sefer olmayan göbeğimi okşadı biraz.
Dudaklarım sanki bunu bekliyormuş gibi yanlara doğru seğirerek gülümsedim ve ayağa kalkıp, sevdiğim adamın elini bırakmadan kendimle beraber kaldığım odaya doğru götürdüm.

Bu arada uyuduğum yatak tek kişilik olmasına rağmen, eski yatağımın iki katından da büyüktü. Yani ikimizde sığabilirdik.

Odaya yetiştiğimizde, ardımdan kapıyı kapatıp kilitledim. Kimse bizi rahatsız etsin istemiyordum. Olcay yatağa doğru adımlayıp, kenarında oturduğunda, ona olan özlemimden dolayı alt dudağımın kenarını hafif dişleyerek onu baştan sona doğru süzdüm.

Her ayrıntı da yeni bir detay farkediyor gibi kaşlarımı daha çok bitiştirerek yutkunuyordum. Üzerinde lacivert polo yakalı bir tişört ve siyah kumaş bir pantolon vardı. Babasından yadigar olan saatini takmış, bir parmağında da yeni ilk defa gördüğüm gümüş bir yüzük gördüm ve yerimden hareketlenip, yanına doğru yürüyerek, gözlerimi yeşil irislerinden çekmeden kucağına oturup kafamı omzuna koydum bir süre.

Güzel kokusunu öyle özlemiştim ki, her koklayışta burnum sızlıyordu. Rüyada mıyım diye Olcay'a belli ettirmeden kolumu hafif çimdikledim. Kolum acıyında, gerçekliğe daha net emin oldum. Çünkü insanlar, rüyada fiziksel acıyı hissetmezdi.

Olcay'da, bir elini saçlarıma attı, bir diğer elini de belime getirip okşamaya başladı "Seni bir daha görmeyeceğim diye o kadar korktum ki.." dedim ve boynundan öpüp, fısıldayarak devam ettim. "Hergün yanımdaydın, hergün rüyamdaydın, oradayken bile sen iyimisin diye hep seni düşündüm. Hergün Allah'a dua ettim sevdiğim adam iyi olsun diye"

"Geçti bebeğim, geçti bi tanem. Artık değil ayrılmak, yanımda bir saniye bile ayırmayacağım seni"

"Peki o parmağındaki yüzük kimin sevgilim?" Dediğimde, kulağıma ritim gibi gelen güzel ses tonunu geldi. Kafamı omzundan çekerek elimi, hasretle bana bakan yüzüne attım ve elimle saçlarını geriye tarayarak yakışıklı yüzünü daha çok ön plana çıkardım.
Eğilip birkaç dakika daha özlemle öptüm güzel dudaklarını.

Sonra geriye çekilerek cevap vermesi için göz kırptım. Olcay ise, dudaklarını öylesine taktım diye bükünce, elimi kulağıma getirerek iki kere vurup "Efendim, duyamadım. Sesli konuşursan"

ReSeP-SiYoNiST | BXBWhere stories live. Discover now