Davet Günü

1.5K 99 12
                                    

Sabah gözümü açtığımda direk pencerenin önüne gidip, uzun zaman sonra gökyüzüne baktım ve fısıldayarak;

"Günaydııın"

Dedim. İçim kıpır kıpırdı. İlk defa huzurla yatağımdan kalktım ve ilk kez bir organizasyona gidecektim. Hemde oteli temsilen. Gerçi otelin sahibi değildim ama kendimi birilerine tanıtmam için müthiş bir fırsattı. Düşünsenize, Ege ve Akdeniz'de olan otel sahipleri yada yöneticileri, orada bulunacak ve sen onlara kendini tanıtıp, aslında ne kadar iyi olduğunu kanıtlayacaksın. Üstelik böyle bir organizasyonda var isen, bu da senin kendini ne kadar geliştirdiğini gösteriyordu.
Emir piçi, defalarca kez bu tür organizasyonlara gitti ama bu sefer aramızda tek bir fark vardı. Ben artık otellerde, daha üst pozisyonlarda görev alacaktım. Artık resepsiyonculuk beni kesmeyecekti.

Neyse ki, Allah'tan Serdar ve Ahmet müdürde yanımda olacaktı. Bu bir nebze beni rahatlatıyordu ama hala heyecan vardı üzerimde. Dün Serdar yanıma gelip, orada ne yapmamız gerektiğini tek tek söyledi. Hatta ben anlamadıkça sabırla tekrar tekrar anlattı.

Serdar, benden 3 yaş daha büyüktü. Yani çokda büyük değildi ama olsun benden daha tecrübeliydi.
Onunda ailesi yoktu. Yıllar önce, Aras, onu yanına almasıyla ortamlara giriş yapmış ve Aras sayesinde kendini çok iyi geliştirmişti.
Hem, bu sayede yeni bir arkadaşta edindim. Bu da iyi birşeydi benim için.

Furkan ise, bugün izinliydi. Saate baktığımda, henüz 8'di. Hızlıca şortumu ve sıfır kollu bir tişört giyip, aşağı indim. İki simit ve dört tane de poğaça alıp, soğumadan hızlıca eve geldim. Suyu kettle koyup, ısınmasını bekledim. Su ısınınca, demliğe boşalttım ve içine de biraz çay katıp, ocağa koydum.

Peynir ve diğer ıvır zıvırları çıkarıp masaya koydum. En önemlisi, Aras normal aldığım maaşın bir buçuk katını verecekti. Benim gibi biri için yeterde artardı.
Herşey tam olunca, Furkan'ı uyandırmaya gittim. Saate tekrardan baktığımda 9'a geliyordu artık. Furkan'ı yavaşça dürtüp;

"Kankam, haydi kalk kahvaltı hazır"

Furkan ise, kollarını gerdikçe gerdi sonra da elini, beş karış açılmış ağzına getirip, esnedi

"Kim hazırladı kahvaltıyı"

Dediğinde, gözlerimi devirdim. O kadar da beceriksiz değildim amına koyayım.

"Üzümünü ye bağını sorma sen, haydi kalk, bak sinirlendirdin yine beni, bak gözüme bak, sinirden seğiriyor"

"İyi tamam lan"

Elini uzatınca, yavaşça kendime çektim. Kapı zili çalınca, Furkan ile birbirimize baktık bir süre. Kim olabilirdi ki.

"Ben bir kapıya bakayım"

Deyip odadan çıktım. Kapıya doğru gidip, açtığımda, poşeti havaya kaldıran Derya karşıma çıktı.

"Günaydıııın kankaların en yakışıklıları"

Gülüp, kolunu tuttuğum gibi, içeriye fırlattım. Derya'da bunu beklediğinden kahkaha atarak girdi içeri. Ardından bana dönüp, kalçasıyla, kalçalarıma vurmaya başlayıp;

"Ee, hayırlı olsun yeni işin, ne yedireceksin bize?"

Dediğinde, güldüm. Derya'da bunu anlayıp, önce kolumu çimdikleyip, sonra da kolunu omzuma atıp, beraber mutfağa gittik. Derya demliği alıp, masaya getirdi

"Furki nerede, niye yok?"

"Geldim geldim, hoş geldin kanka"

"Sabah şeriflerin hayrola kankaların en gözdesi"

ReSeP-SiYoNiST | BXBWhere stories live. Discover now