Çıkış kapısı

828 65 24
                                    

İntikam kısaca; kötülüğe kötülük ile karşılık vermektir. Normların ve yasaların yokluğunda başvurulan ve insani olmayan, kendince verilmeye kalkışılan ilkel bir adalettir.

Metin'in kafasında da tam olarak böyle ilkel bir adalet vardı. Kendince misilleme yaparak, yılların öcünü alacaktı...

*********
*********

Hızlıca odama giderek bıçağı kemerime sıkıştırdığım yerden çıkarttım. Yarın olmazsa bile diğer gün herşey hal olacaktı. Ya ölecektim ya öldürecektim. Ama bildiğim tek birşey vardı. O da eski Metin'den eser yoktu bende.

Çünkü O Metin, bir karıncaya basınca saatlerce 'acaba Allah beni affeder mi' diye düşünürdü. Yada 'o karıncanın da belki bir ailesi var, ve onu bekliyorlar. Ben ise onu öldürdüm' diye hayıflanıyordu.

Şimdi ise, bir insanı öldürme planı yapıyordum. Umarım bir gün içimde bir yerlere sakladığım, o masum Metin, tekrar benim elimden tutar ve beni bu karanlık mağaramdan çekip kurtarırdı.

Oflayıp anahtarı ve bıçağı yastığımın içine koydum ve ters çevirdim.
O şeref yoksunu, evde kesici birşey bulundurtmuyordu. En son saçlarımı kestiğim makas dahil herşeyi yok etmişti.

Herşeyi hallettikten sonra, pis elleri değen kıyafetleri üzerimden çıkararak lanetli bir şeyden kurtulmuş rahatlığına erdim resmen. İşte şimdi yaşam nefesini aldığımı hissediyordum.
Elbise dolabını açarak siyah eşofman ve lacivert bir tişört giydim ve yatağın kenarına oturarak dakikalarca yerde sürünen bir karıncaya baktım. O gözden kaybolanana kadar da onu izledim.

Ardından kalkıp, düşünceli bir şekilde pencereye gittim ve gökyüzünde parlayan yıldızlara baktım. Acaba Olcay'da şuan yıldızlara bakıp beni düşünüyor muydu? Çünkü akşam saat 10 oldumu, Olcay sıcak birşeyler hazırlardı ve salıncağa gidip sohbet ede ede yıldızlara bakıp dilek tutardık ama şimdi ne yaptığını bilememek beni kahrediyordu. Kısa sürede birbirimize çok alışmıştık. Ne o bensiz uyurdu ne den ben onun kokusundan uzaklaşıyordum. İkimizde ailemizi kaybetmiştik. Bu yüzden birbirimize sığınmaktan başka kimsemiz yoktu.

Bunu düşünmemle bir yıldızın bana göz kırpar gibi parlayıp sönmesi bir oldu.
Dudaklarımı birbirine değdirerek özlemle fısıldadım.
'Seni çok özledim aşkım. Herşeyden çok'
Gözümden yaş gelince kafamı pencereye yaslayıp kollarımı birleştirdim. Özlemekten yüreğim sancılanıp, yanaklarımda süzülen her gözyaşı, kalbimde kasırgalara neden oluyordu.

Selma abla kesin deli olmuştur. Onunla günde bir kere konuşur, Instagram'da birbirimize eğlenceli şeyler atarak yalnızlığımı paylaşırdık. Ya Furkan, Derya, Bedir onlar ne haldeler kim bilir. Acaba benim onları düşündüğüm kadar onlarda beni merak ediyorlar mıydı? İçli bir nefes alıp ofladım. Belki de sonsuza kadar kaybedecektik birbirimizi.

Aşağıdan önce bir hareketlilik ardından bir yansıma gözüme çarptığında, kafamı aşağıya çevirdim.
Serdar, düşünceli bir şekilde eline viskisini almış, havuz kenarında bir sandalyeye oturdu ve bacak bacak, üstüne atıp efkarlılar gibi düşündü bir süre. Birkaç dakika ben ona öfkeyle baktım. O ise havuzdaki yansımaya baktı. Ardından kafasını kaldıracağı vakit, hızlıca içeri girdim. Yatağın kenarına geçtim ve tekrardan sessizce bekledim. Ne büyük metafor ama. Alayla gülüp sinirden ellerimi yumruk yaptım.

Araba sesi kulağıma ilişince, tekrardan ayağa kalktım ve kenara geçip pencereye yaklaştığım gibi bir elimi duvara koyup, çaktırmadan bir gözümle dışarıya baktım. Serdar arabaya binmeden önce arkasını dönerek, kaldığım odanın penceresine baktı ve omuzları düşük bir şekilde arabaya bindi ve adamlarıyla uzaklaştı.

ReSeP-SiYoNiST | BXBWhere stories live. Discover now