Karşılaşma

2.6K 165 22
                                    

Yorgunluktan, yatağıma uzanıp, bu intihar etme olayını bir daha düşündüm.
İnsanlardan uzak kalmak istiyordum. Bu oruspu çocuğu gibi müşterilerle uğraşmaktan nefret etmiştim

Ulan ben otelcilik okurken, kimse bana bu tür insanların da olacağını söylememişti. Yada söylemişti de, ben derste lak lak etme derdinde miydim acaba ?

Neyse saat epey geç olmuştu. Normalde yarın ki mesaim, saat 3'te başlayacaktı ama yeni müdür ile tanışacağımdan, bende erken kalkıp saat 10'da, orada, hazır bir şekilde bulunmam gerekiyordu.

"Offffffff"

En derinlerimden, oflayıp, üzerime yorganı attım. Sadece uyumak istiyordum. Hatta öyle ki uyuyan güzel gibi, bir ay boyunca uyuyup, kalkmamak istiyordum.
Hava, sıcak olmasına rağmen, asla yorgansız uyuyamıyordum. Çünkü kendimi çırılçıplakmış gibi hissediyorum.

Neyse, her ihtimale karşı telefon alarmımı saat 8.30 olarak ayarlayıp, gözlerimi kapattım ama o herifin çıplak vücudu aklıma gelince, kafam alak bulak oldu tekrardan.

Pezeveng ya, insan yemişti sanki amına koyayım, hayvan gibi bir vücuda sahipti. Resmen OMG 5 yala yala yut.
Bütün uykum gidince, ayaklarımla yorganı üzerimden fırlatıp, sırt üstü uzandım ve elimi başımın altına koydum. Ardından sırıtarak alt dudağımı ısırıp, tavanla bakıştım

Evet
Ben eşcinseldim. Ama bunu kimseye belli etmiyordum. Zaten zorlu bir hayatım vardı. Birde dillendirip, berbat hayatımı, daha da berbat ettiremezdim. Bir tek Furkan ve Derya biliyordu.

Acaba ailem yaşasaydı, nasıl bir hayatım olacaktı.
Arada bir düşünüyordum. Belki başka kardeşlerimde olurdu.
Onlara abilik yapardım.
Ama o feci kaza gerçekleşmeseydi, şuan bu saydığım bütün hayallerim, gerçek olacaktı

Tekrardan oflayıp, gözümü kapattığım gibi uyudum. Sabah olunca, Furkan kahvaltıyı hazırlayıp, beni çağırdı.

Sersem gibi lavaboya gidip, elimi yüzümü yıkadım ve tekrar odama gelip, kıyafetlerimi giyindim.
Kahvaltı masasına geçtiğimde, dün gece yaşadığım aksiyonu Furkan'a bir bir anlattım.

"Oğlum sende o çenene sahip çık biraz, birgün hastanelik edecekler seni, o olacak"

Dediğinde, sesimi çıkarmadım. Sessizce kahvaltımızı yapıp, evden çıktık.

Otele geldiğimizde, müdürden sonra en yetkili kişi olan şefimiz Hidayet abi, görevlerimize göre bizi sıraladı.

Çenemi yukarı kaldırıp, dakikalardır, sanki nefes tutma yarışmasındaymışım gibi vücudumdaki bütün nefesi dışarı saldım.
Çünkü, hemen yanımda deve gibi duran Emir vardı.

Kafamı biraz yukarı kaldırıp, yüzümü buruşturdum.

O da kafasını eğip, aynı şekil bana bakıp, sonra kendini beğenmiş gibi karşıya baktı

"Şimdiden, müdürün gözüne girmek için, dakikaları saydığını biliyorum, Emir efendi"

"Ne tesadüf, bende öyle düşünüyordum senin için"

Kavga eden iki kedi gibi birbirimize ters ters bakıp, önümüze döndük.

Bu gereksiz Emir'de yakışıklı bir tipti amına koyayım.
Sırf bu yüzden, onu iki kat sevmiyordum.
Hatta Hiç sevmiyorum.
Bende yakışıklı sayılırdım. Yani öyle derlerdi.
Umarım beni kandırmıyorlardır.

Şef bize müdürün geldiğini haber verince, hepimiz koridora bakıp, pür dikkat kesildik.
Keşke şef, genelkurmay geliyormuş gibi
'Dikkat' diye bağırsaydı.

Yada hürremin yancısı sümbül ağa gibi, "Destur" çekseydi. Ne havalı olurdu be!

Kapıya bakınca, dünkü herif koyu gri bir takım elbise ile Atik bir şekilde giriş yapınca, gözlerim fal taşı gibi açıldı.

Direk Furkan'a bakıp, ağlamaklı bir ifadeyle, parmağımla onu işaret ettim.
Furkan ise susmam için kaş göz yapmaya başladı.

"Ihm" diye kibar ve kalın bir ses kulağıma gelince, müdüre baktım.
Bana ters ters bakıp, önüne döndü

"Merhaba arkadaşlar, öncelikle bu otelin yeni müdürü benim. Kısaca kendimi tanıtayım"

Deyip, gözümün içine baktı.

"Belki duyanlarınız olmuştur, bu otel dayımın oluyor, e haliyle yeni müdür ben olmak istedim, gerçi bazılarıyla dün akşam tanıştım ama..."

Yalaka emir durur mu, şak diye soruyu sordu

"Müdürüm isminizi arzu endam eder misiniz"

"İsmim Olcay....Olcay Çetin"

"Bende, Emir Demir"

Kafamı kaldırıp, sanki limon yemiş gibi yüzümü buruşturup, tip tip suratına baktım.
İsminde bile hayır yok, sıfatına tükürdüğüm.

Emir Demir'miş
yok birde keser döner sap döner, gün gelir neyse mübarek ağzımı bozmayayım...

"Memnun oldum Emir Demir bey, güzel bir ismin varmış, umarım emirlere uyuyorsundur"

Son cümleyi bana bakarak kurdu. Emir ise süs köpeği gibi gülümseyip, kafasını tabiki anlamında salladı.

"Şimdi bana sadece isminizi söyleyin yeterli, soy isminizi söylemenize gerek yok"

"Furkan"
"Ahmet"
"Müslüm"
"Derya"
"Ozan"
"Sevgi"
Emir"
Fatma" liste daha da uzamaya başladı. Malum 50 kişilik çalışanı olan, beş yıldızlı bir oteldi..

Ve sıra bana geldi, yutkunup tam konuşacaktım ki, sesimin çıkmadığını farkettim. Elimi boğazıma atıp, iki kere vurdum.

Emir bana bakıp, elini ağzına götürdü ve sırıtmaya başladı.
Olcay müdür yanıma gelip, elini omzuma koydu ve hafifçe sıktı ve eğilip yüzüme bakarak,

"İsmin nedir beyefendi ?"

Alayla soru sorunca, boğazımı zorda olsa temizleyip,

"Ihhmmm, ismim, Metin müdürüm" dedim.

Tip tip bana bakıp, Kafasını salladı. Ardından, umursamazca konuşup;

"İyi bakalım, ne kadar Metin'sin, göreceğiz"

Deyip odasına gitti.

Bende, vaktim daha olduğundan, boş bir odaya geçip, uyumaya başladım. Saat 3 olunca, Derya odama gelip;

"Kanka, hadi uyan, sıra sende, müdür görürse, senin için hiç iyi olmaz"

Deyip yanıma çöktü ve oflayarak;

"Gelen gideni aratıyor amına koyayım ya,
servis tabaklarını karıştırdım diye, birileri yememiş sıçmamış, direkt müdüre şikayet etmiş. Kulağına gidince soluk almadan yanıma gelip, azarlamaya başladı, bitch"

"Hadi ya, kötü olmuş. Ama varya bu müdür tam bir piç, sen onu gel bana sor"

"Sen nerden biliyorsun"

Dediğinde, dilimi damağıma getirip, lak diye bir ses çıkardım ve hızlıca bir ayağımı popomun altına koyup, dün olanların hepsini, Derya'ya anlatmaya başladım.
Derya ise beni can kulağıyla dinledi.

Derya, Furkan'dan çok önce yakın arkadaşımdı. Ama Furkan ile aynı eve taşınınca, haliyle üçümüz beraber takılıyorduk.
Derya'nın anne babası izmirliydi. Bir tane de, küçük erkek kardeşi vardı.
Yani bizzat buralıydı.

"Demek öyle, ayyy bu adamla, başımız belada desene kankaaaa"

Ağlar gibi konuşunca, yaaa demiştim der gibi yapıp, bende burukça baktım ona.

Bir süre sonra Derya, odadan çıkınca, uzandığım yatağı ve nevresimleri düzenledim.
Ve kapı kolunu açıp, dışarı çıktım.

ReSeP-SiYoNiST | BXBWhere stories live. Discover now