Yeşil Gözler

1.5K 100 6
                                    

2 hafta sonra

Aras'ın oteli, o geceden sonra hınca hınç dolmuştu. Boşu boşuna dememişler reklamın iyisi kötüsü olmaz diye.
Hatta normal yıllık cironun, çok çok üstünde kâr elde etmişti ve bu sadece 2 haftanın cirosuydu. Birde bundan sonrasını da hesaba katarsak, benim matematiğim yetmezdi.

Aras'ta bundan mütevellit, benim için araba tahsis etmişti. İşe daha rahat gidip, geleyim diye. Ama bir sorun vardı ben araba sürmeyi bilmiyordum. Çünkü hiç arabam olmamıştı. Yada hiç araba direksiyonuna geçmemiştim.
Bende 2 gün önce ehliyet kursuna, gidip Aras'ın ismini verip kayıt yaptım.

Furkan, araba kullanmayı biliyordu ama o da işten geç çıktığı için, yoruluyordu. Aras, Serdar'a bana öğretmesi için, görev vermişti. Ama o da, iki gündür Aras ile şehir dışına gittiği için, bugünlük mecbur yürüyerek gidecektim.

Aslında erken kalkmak gibi bir derdim yoktu. Çünkü belli saatlerim vardı. Yani saat 9'da iş başı yapıyordum.
Eskiden vardiya yapardım ama şükür, artık vardiyalı çalışmıyordum.
Saat 6 oldumu her yönetici gibi işten çıkıp, eve geliyordum.
Hatta haftasonları evdeydim. Eğer resepsiyonda bir problem olursa, beni arayıp bildiriyorlardı. Gerisini tamamen diğer personeller ilgileniyordu. Hatta şöyle bir olay gelişti hayatımda, turizm Bakanı ile çoğu kanalda haberlere çıkmıştım. Otele gelenlerin bazıları benimle fotoğraf çekiyordu.

Yani anlayacağınız, kırk yıl takla atsam bu kadar temiz bir iş bulamazdım. Neyse, düşüncelerimi bir kenara bırakıp, kahvaltımı yapmaya devam ettim.

"Oğlum varya ne ballı herifsin, mis gibi iş buldun ha, birde ünlü de oldun"

Furkan gülüp, konuşunca kafamı kaldırıp, düşünceli bir şekilde birkaç saniye yüzüne baktım. Aras ile o kadar, 'Muhsin'in otelinden çık, gel burada çalış' dememize rağmen, sözleşmem bitmeden olmaz dedi ve sözleşmesinin bitmesine henüz 4 ay vardı.
Neymiş adamları yarı yolda bırakmak yakışmazmış.

"4 ay sonra sende o baldan tadarsın, gerçi ondan önce başka birşey tadacaksın belki ama işte...."

"Ne diyorsun oğlum, ne imalı imalı konuşuyorsun yine"

"Kahvaltını yap kanka, vaktin az kaldı"

"Töbe estağfurullah" deyip, kahvaltısına geri döndü.

Aras Furkan'dan hoşlandığını 3 gün önce bana söyledi, yani çok bariz anlıyordum da işte Furkan biraz saftı galiba, yada görmemezliğe geliyordu.
Bende kesin bir dille Aras'a, Furkan'ın erkeklerden hoşlanmadığını söyledim ama niyetim ciddi tarzı konuşunca, beni karıştırma arkadaşımla papaz olamam dedim.
Bakalım, zaman ne gösterecekti ikisi için. Umarım çok fazla kırılıp, yıpranmazlardı. Çünkü Aras Yusuf diye birini gerçekten ilk defa sevmiş ama o da, Burak diye bir arkadaşını seviyormuş. Bu yüzden çok dikkatli davranıyordu bu konularda. Demekki gönül işleri, Aras için çok hassas konulardı.

"Aras, erkeklerden hoşlanıyor"

Furkan bardağında kalan son yudum çayı, hüpleyip bana baktı ve umursamazca;

"Kaç bin defa daha söyleyeceksin, anladık, adam erkeklerden hoşlanıyor bizene abi, birşey mi dedik"

"Nedense sizi çok yakıştıyorum kanka"

Deyip, yalandan güldüm, maksat tepkisini ölçmekti amacım ama Furkan kocaman açılmış gözleri ve donuk yüzüyle bana bakıp, tekrardan sabır çekti.

"Oğlum ne manyak manyak şeyler söylüyorsun böyle"

"Niye kanka, sen demedin mi Zeus gibi herif diye, düşünsene o Zeus senin oluyor"

ReSeP-SiYoNiST | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin