Küçük Şeytan

996 79 55
                                    


Kapıda bekliyorduk.
Derin nefesler alıp Olcay'ın hemen sağ tarafında bekliyor ve kapının açılmaması için dualar ediyordum ama işte her duanın da bir kabul ediliş tarzı vardı. Çünkü benim ki imkansız bir çırpınmaydı.

"Çok durmayız bi tanem. Yemekten sonra işimiz var deyip kalkarız hemen"

Olcay'a bakmadan sadece kafamı salladım. İş çıkışından sonra Olcay gelip beni bizzat almıştı. Önce sahilde biraz oturduk, sonra da direkt buraya geldik. Olcay'ın kuzeni kendisini arayıp kızının onu merak ettiğini söylediğinde hevesini kırmak istemedim.
Bende mecbur kafamı sallayıp, Olcay'la beraber yola düştüm.

Birde dün geceki olayı yaşanmamış varsaydık. Çünkü dünü hayatım boyunca kara gün olarak ilan ettim. Bugünü de kapkara gün. Sebebi birazdan uğrayacağım ezikleyici bakışlar ve iğneleyici laflar olacaktı...

"Sıkıntı yok istediğin kadar kalabiliriz" dedim.

Umursamaz bir tonda konuştuğumda dün geceki tartışmamızın etkisinin hala üzerimden gitmedigini hissettim. Ama elimden geldiğince kendimi dizginlemeye çalıştım ve elimi de Olcay'ın beline atıp, kafamı yukarı kaldırarak tebessüm ettim.
Konuşmadı sadece elini yanağıma getirip okşadı.
Kapı açıldığında, karşımızda güler yüzüyle Leyla denen kuzeni duruyordu. Bir elini kapı koluna atmış, diğer elinde de minik kızını kucaklamıştı.

"Hoş geldiniz..bak Arya Olcay dayı geldi"

Parmağıyla Olcay'ı gösterip, gülümseyerek kenara geçti. İçeri girdiğimizde Arya'yı Olcay'ın kucağına bırakıp bana döndü "Sizde hoş geldiniz, Olcay biraz bahsetti sizden" dedi ve elini uzatıp anne ve babasına nazaran daha sevecen bir dille "Ben Leyla memnun oldum" dedi.

Bir süre eline baktım. Samimiydi ve bunu hem diliyle, hemde bedenen belli ettirmişti bana. Elimi uzattığımda annesi gibi parmak ucuyla değilde beni kendine çekip sarıldı. Geriye çekildiğimde "Leyla hanım bende memnun oldum. Teşekkür ederim" dedim.

Güzel, alımlı yüzüyle gülüp kafasını salladı ve beni baştan sona doğru göz ucuyla taradı. Bakışları rahatsız edici değildi. Askine göz bebeklerinde merak duygusu vardı. Ardından elimi bırakıp eliyle içeriyi buyur etti. Olcay önden ben arkandan yürüdüm. Salona geçtiğimizde, Olcay'ı Leyla'nın kocasıyla tokallaştığını görünce tebessüm ederek onu izledim. Muhsin ve Şanziment karısı yan bir şekilde bana bakarak yeğenlerine doğru gidip ellerini beline koydular. Sonra da tek tek sarıldılar.
Ben ise ayakta öylece bekliyordum. Açıkçası kimsenin bana bulaşmasını istemiyordum.

"Hoş geldin Metin, ben Ömer buyur geç"

Enişte bey, tıpkı eşi Leyla gibi samimice konuşarak elini uzattı bana. Gözlerim Olcay'a kaydığında, kimseye belli ettirmeden kafasını belli belirsiz salladı. Bakışlarımı karşımda, elini uzatmış olan bedene kaldırıp, elini sıktım. "Hoş buldum" dedim ve Olcay'a yakın bir yerde oturdum.

Üzerimde hala iş kıyafetleri vardı. Beyaz, kısa kollu bir gömlek ve siyah kumaş pantolon.
Zaten eve gitmiş olsaydım yine bu tarz giyinirdim. Henüz kimseyi tanımıyorum. Direkt tişört ve kot pantolon giymek de istemiyordum. Kafamı kaldırıp sağ tarafıma baktığımda, Leyla'nın tekli koltukta oturmuş güler yüzüyle bana baktığını gördüm. Olcay ise, bacaklarına indirdiği 2 yasındaki Arya'nın oyuncağını kendisine veriyordu. 
Sol tarafımdaki cehennem zebanilerine bakış dahi atmak istemiyordum yoksa dünkü tartışmamızın ceremesini bunlardan çıkarırdım. Kafamı önüme eğeceğim vakit, Leyla'nın sesini duydum.

"Demek Metin ile beraber kalıyorsunuz. Maşallah pek de yakışıklıymış" kafamı sesin sahibine kaldırdığımda bana bakmıyordu. Bir Olcay'a, bir de anne babasına bakarak söylüyordu. "Evet Metin ile beraber kalıyoruz Leyla. Birgün seni de evimize beklerim"

ReSeP-SiYoNiST | BXBWhere stories live. Discover now