Metin'in Sesi

2.3K 140 30
                                    

Medya Olcay Müdür

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

Medya Olcay Müdür

Kafasını kaldırıp, benimle göz göze gelince, göz kırptı ve tekrardan yemeğine gömüldü. Kafasını kaldırmadan;

"Çok mu beğendin ?"

"Efendim"

"Diyorum ki, yemeği çok mu beğendin de, yemeye kıyamıyorsun"

Saniyelik olarak gülümseyip, kafamı tekrardan masaya indirdim ve bende yemeğimi yemeye başladım. Arkadaki gençler o kadar güzel şarkı söylüyordu ki, nedense bir an övesim geldi

"Ne kadar güzel şarkı söylüyorlar değil mi ?"

"Evet, bende seslerini beğendim gerçekten yanık sesleri var. Senin peki"

Bir an anlamayıp, ağzımda lokma varken konuşup;

"Ne benim?"

"Sesin diyorum güzel mi, yani ses tonun güzel"

Dediğinde, heyecandan derin nefesler alıp, tebessüm ederek yüzüne baktım. İlk defa biri ses tonumdan bahsedip, övüyordu.

"Bilmem hiç şarkı söylemedim, yani ciddi anlamda söylemedim, arada bir, gırgır gırgır olsun diye söylüyorum"

Yarım ağız gülüp, parçaladığı tavuk butunu önüme koydu. Sonra çenesiyle tabağı işaret edip;

"Ben vermesem, senin dokunacağın yok"

"Canım çekmiyor"

"Doktorun dediğini duymadın sanırım, bir süre sağlıklı beslenmen lazım, yani mecbursun yemeye"

Dediğinde, ifadesiz bir şekilde yüzüne bakıp, kafamı tavuk etine çevirdim ve elime çatal alıp, bir parça ağzıma attım. Tadı gerçekten çok lezzetliydi

"Bana biraz hayatından bahsetsene, tabi özel değilse.... mesela annen, baban ne iş yapar? Kaç kardeşsiniz? Neden otelcilik sektörü mesela?"

Bakışlarımı yemekten çekip, Olcay müdürün yüzüne baktım. Anlatsam ne kadar dinlerdi. Yada bana acır mıydı?, Artık, bana acımalarından bıktım. Bu acıma duyguları yüzünden, özgüvenim hep yerlerdeydi.
Tekrardan başımı eğip, ellerimle oynamaya başladım ve üzgün çıkan sesimle;

"Annem ve babam ben daha çok küçükken, trafik kazasında hayatını kaybettiler....."

Boğazımda yumru oluşunca, devamını getiremeden, başımı denize çevirdim. O ise sessiz bir şekilde devam etmemi bekliyordu.

"Ben daha 2 yaşında iken yurda verildim. Üniversite kazanınca, yurttan ayrılmak zorunda kaldım"

"Tekrardan özür dilerim, bilmiyorum cidden"

Kafamı, önemli değil gibisinden sallayıp, acı bir tebessüm kondurdum yüzüme, ve

"Kardeşim yok, iyi ki de yok. Yoksa o da, benim yaşadıklarımı yaşayacaktı, yani ezik gibi"

ReSeP-SiYoNiST | BXBTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon