Sessiz Çığlıklar

1K 81 34
                                    


Eğer mendilleriniz hazırsa, keyifli okumalar 🥺

*******

Kırdıysa sessiz kal
Sessizliğinden kırıldığını anlamıyorsa
Onsuz kal
Şems_i Tebrizi

Yataktan kalktım ve pencereye giderek perdeyi hafiften kaldırıp bahçeye baktığımda, Olcay'ın salıncağa oturduğunu ve her iki elini salıncağa koymuş bir şekilde, tek ayağıyla salıncağı salladığını gördüm. Bu görüntü var olan son nefesimi de kesmişti.

Nasıl bu hale geldik bir anda, inan bende bilmiyordum ama haklı olduğumu düşünüyordum. Işıktan gelen bedenim bahçede yansıma yapınca, Olcay kafasını hafiften soluna çevirdi ve pencereden olduğumu anlayınca sırtı gittikçe kasılmaya başladı. Kafasını kaldırıp bana bakacaktı ama vazgeçip tekrar önüne döndü. En son ciğerlerime zor da olsa derin bir nefes verip, perdeyi kapattım ve bir süre yatağın kenarında oturdum.

Sanırım Olcay ile erken karar alıp bu eve yerleşmiştim. Onu tapacak kadar seviyordum ama Sevginin tek başına yetmediğini daha iyi anladım.
Keşke önce birbirimize alışşaydık. çünkü herşeyi çok çabuk tükettiğimizi düşünüyordum. Kafamı pencereye çevirdiğimde, penceredeki yansımamı görünce kendimi tanıyamadım bir an.
Belki de bugüne kadar hep değersiz bir meta gibi görüldüğüm için, güven problemlerim, herşeyin önüne geçiyordu.

Olcay tarafından sevildiğimi bile ara ara sorguluyordum. Hiç alışık olmadığım bir duyguydu. Değer yargılarım çok bambaşka ilerlemişti. Çünkü hayatım boyunca hep menfaatli kişiler ile çalıştım. Onların işine yetebildiğim kadar vardım yada yoktum.

Neyse daha fazla düşünmeyip lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkayıp lavabodan çıkacağım vakit, Olcay'ı kapıda durmuş, omuzları hayal kırıklığıyla düşük bir şekilde bana baktığını gördüm.

Bir kaç saniye birbirimize bakmadan yerimizde çivi gibi mıhlanarak bekledik. ona doğru bir adım atacağım vakit, Olcay benden önce davranıp odaya girdi ve elbise dolabın yanına gelerek, kapağını açtı. İçinden lacivert ve beyaz çizgili bir gömlek çıkarıp giydi. Sesinde hiç bir duygu barındırmayan bir tonda

"Ben gidiyorum, beni bekleme bu gece"

Yutkundum. Sadece yutkundum. Az önce bana 'En ufak bir şeyde beni arkanda bırakıp, ortadan toz mu olacaksın hep. Peki bu ilişki nasıl ilerleyecek' diyen kendisi değilmiş gibi, beni arkasında bırakıp gidecekti.
İşte şimdi bu ilişkiyi çok çabuk tükettiğimize olan inancım kesinleşti.

Hızlıca tişörtü katlamadan elinde top haline getirerek tişörtlerin olduğu tarafa fırlattı ve bana bakmadan kapıya gidince, ağzımı açıp fısıldayarak

"Gidiyor musun gerçekten?" Dedim.

Sesimi duyunca kapının girişinde bekleyerek kafasını az biraz sola çevirip, salladı ve odadan çıkıp merdivenlere doğru gitti. Öfkeyle gözlerim kararınca arkasından koşar adımlarla odadan çıktım. Merdivenlerden indiğimde, Olcay'ın ayakkabısını giydiğini ve kapıyı açtığını gördüğümde

"Olcay! anahtarını al. Ç-çünkü gelince ben bu evde olmayacağım"

Ama öfkem sesime yenildi. Sesim istediğimden daha kısık çıkmıştı. Bunu söylememle Olcay'ın kasılan kasları daha çok kasıldı ve arkasını dönüp şaşırmış bir ifadeyle bana bakmaya başladı.

"Nee?" Dediğinde, üzüntüden titreyen dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı belli belirsiz salladım.
Ben konuşmayınca, Olcay kapıyı tam açıp bana döndü ve ellerini yana açarak titreyen sesiyle "B-bu kadar mıydı, bir tartıştık, ilişkimiz bitti mi!"

ReSeP-SiYoNiST | BXBWhere stories live. Discover now