istifa

2K 140 6
                                    

Selma abla, bahçede yemek yaparken bende, Derya ile bir süre telefonda konuştum. Oteldeki durumdan bahsetti. Ona bir daha o otelde çalışmayacağımı söylediğimde,

"Sen çıkarsan, bende çıkarım"

Deyip, Emir'e ettiği hakaretleri bir bir anlattı bana. Derya anlattıkça daha bir keyifleniyordum. Ama asla moralim yerine gelmiyordu.

Emir, ergenler gibi bulduğu herkese videoyu göstermiş. Derya'ya da gösterince, kimseden görmediği tepkiyi, görmüş ve hızlıca yanından uzaklaşıp, resepsiyon bölümüne gitmişti.

"Beynini siktigimin ergeni"

"Hayırdır oğluşum, yine kimi sikiyorsun"

Selma abla konuştuğunda, yeni yeni sesli küfürler ettiğimin farkına vardım.

"Abla özür dilerim, canım sıkkın biraz"

"O mevzuyu unut gitsin, eğer illa işten çıkacağım diyorsan, gel burada beraber yaşayalım"

Selma abla yanıma gelip, sedir gibi koltuğa oturdu ve beni yanına alıp, kafamı bacaklarına koydu ve ellerini saçlarıma koyup, elleriyle yavaşça okşamaya başladı.
Selma abla 48 yaşındaydı. Ben yurda ilk gittiğimde, 28 yaşında felandı.

"Çıkacağım ama önce istifa dilekçemi vermem lazım, birde tazminatımı onlara bırakamam"

"Tamam oğluşum, sen nasıl istersen ama unutma sen belki, beni abla olarak görüyorsun ama ben seni evladım gibi görüyorum. İşten çıkınca direkt yanıma geliyorsun"

"Bakarım"

Selma ablaya eşcinsel olduğumu hiç söylemedim. acaba söylersem yine beni sever miydi. Beni oğlu gibi sever miydi. Yada bana tekrardan, gel kapım sana açık dermiydi. İşte bunu hiç bilmiyordum.

Yurtta iken bir çocuktan hoşlanıyordum. Tabi o zamanlar 16 yaşındaydım. Çocuğa söylediğimde, öfkeyle yüzüme tokatı atıp, bir daha benimle arkadaşlık yapmamıştı. Ama herhangi birine de bu durumdan söz etmedi.
Nasıl olmuşsa, bir duyan olmuştu ve bütün yurda iletmişti.
Diğerlerinin duymasıyla, yurt benim için iki kat çekilmez oldu.

Sonra duydum ki, hoşlandığım çocuk, üniversiteyi bitirdikten sonra Ankara'da polis olmuştu. Onun adına çok sevinmiştim. Kendisi benden iki yaş büyüktü.
O kümes gibi yurttan kurtulan herkesin bir şekilde hayatına devam etmesi çok güzeldi. Şanslı olanlar, küçükken evlatlık alınıyorlardı. Ben ve benim gibiler ise, pencerelerden gökyüzüne bakarak, Allah'a dua ediyordu. Birileri gelsin de burada kurtarsın diye.
Çünkü Serdar diye.bir gerçek vardı. Herkesin korkulu rüyasıydı. En çokta benim...

Neyse bu durum, Selma ablanın kulağına gidince, yalanladım. Tabi o güne kadar hiç yalan söylemeyen ben, yalan söyleyerek bu yalan dünyaya bende bir taş atmıştım. Selma abla da inandı. Ama daha da yalan söylemedim.

Zaten insan en çok korktuğu kişiye yalan söylermiş. Onun sevgisinden mahrum kalmamak için, Cezalandırılmamak için.
Bende belki bu duygulardan korktuğum için yalan söyledim.
Ama, o günden sonra bir daha söylememek üzere yalanlara daha bir düşman olmuştum.

Bu şekil, birkaç dakika bekledikten sonra, Selma abla ayağa kalkıp, bahçeye çıktı. Benim için, çok güzel bir yemek yapıyordu.

Buraya geldikten sonra, Selma ablaya herşeyi anlattım. Bana, belki Olcay suçsuz, onu dinlemeden etmeden kesin karara varma dese de, gerçek kabak gibi ortadaydı.

Uzanmaktan sıkılınca, ayağa kalkıp, bahçeye çıktım. Selma abla, sokakta ayağı yaralı daha çok küçük bir kedi görünce, eve alıp önce temiz bir yıkamış, ardından, krem felan sürüp, biraz da olsun iyi duruma getirmişti. O da şimdi bahçede, kendi kendine oynuyordu.

ReSeP-SiYoNiST | BXBحيث تعيش القصص. اكتشف الآن