Bayılmak

2.5K 160 22
                                    

Beyaz gömleğimi, siyah kumaş pantolonumun içine koydum ve masama geçip oturdum.
Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde, Emir, Olcay müdürün odasında, gömeliğinin düğmesini kapatırken çıktı

Gözlerim dehşet bir şekilde açılıp, elimi de ağzıma koydum ve;

"Ohaa, amına koyayım bu ne hız"

Dedim. Resmen avazım çıktığı kadar ağlamak istiyordum.
Bunlar nasıl bir günde gömlek değiştirir gibi sevgili yapabiliyorlardı. Benim neyim eksikti be.

Emir, bu müdürü de kafaladı amına koyayım.
Sadece lanet olsun diyordum.
Anlıyor musunuz, lanet ediyordum bu dertli hayatıma.

Resmen dışım tenha içim mahşerdi. Söyleyeceklerim de bu kadar dı arkadaşlar!!

Resepsiyonun arkasında kalan odaya geçip bir tane acı kahve yaptım kendime, ancak o beni bu dertlerden paklardı.
Yerime geçtiğimde
Emir, resepsiyon masasının yanına gelip, elini masaya koydu. Bir süre yüzüme küçümser bakışlar atarak bana doğru geldi ve elini cebine yavaşça vurarak

"Bu da cepte"

Deyip, yanağımdan makas aldı ve tekrar eski yerine geçti.
Oha amına koyayım. Resmen 'boşuna bakma, tapusu bende' der gibi söyledi.
Onun göremeyeceği bir şekilde oflayıp, kendime geldim. Bana bakınca umursamaz bir şekilde gözlerimi devirip;

"Tipe bak, Allah çarpmış peygamber tekme atmış resmen"

Deyip, önce anlık önümdeki bilgisayara baktım. Sonra Olcay müdürün kapısına bakıp;

"Altı üstü müdürün odasından, gömeliğini düzeltip çıktın, sikişmediniz ya"

Son kelimeyi fısıldayarak söyledim.
Gerçi bana ne oluyorsa, kim ne bok yerse yesin.

"Neeee"

Deyip kahkaha attı. Alt dudağını ağzına alıp, gözümün içine baka baka, zevkle emdi.

"Ya o dediğinden yaptıysak"

Bozuntuya vermeden, dudaklarımı büzüp, banane der gibi omuz silktim.
Olcay Müdürün kapısı açılınca, meymenetsiz bir suratla, o tarafa baktım. Olcay müdürde, gömleğini pantolonunda düzeltip, kemerinide hafifçe sıktı.
Gözlerimi tekrardan fal taşı gibi açıp, Emir'e baktığımda, yaa benden kork oğlum, der gibi kafasını hafif yana eğip, sessizce gülümsedi.

Allah belanızı versindi. Ne diyeyim ben size. Namuslu şerefli insan olsaydı, bunları yapmazdı. Ama şerefsiz insan herşeyi yapabilirdi sonuçta.

Kısa bir süreliğine, gözümü kapatıp, tekrar açtığımda, burnumda biten Olcay müdürü gördüm. Konuşuyordu ama bütün sesler kesilmişti sanki. Tek ses kırılan kalbimin sesiydi. Niye kırıldıysa artık, hiçbir fikrim yoktu bu arada.

Ardından, ters ters yüzüne bakıp, kafamı
Hafifçe aşağı indirdim. Bu da istenmeyen tüy gibi, pat diye karşına çıkıyordu amına koyayım.

"Ne bu halin, işinle niye ilgilenmiyorsun, iki saattir telefon çalıyor"

Dediğinde, kulağıma yeni yeni telefon sesi gelmeye başladı. Direkt müdürün yüzüne bakıp;

"Hemen bakıyorum müdürüm"

Kafasını sallayıp, dış kapıya doğru yürüdü. Kapı iki yana açılınca, tekrar arkasını dönüp, Emir'e haydi der gibi başını hafifçe ileriyi gösterdi.

Emir, kafasını bana çevirdiğinde, mutluluktan gözlerinin içi parlıyordu resmen.
Ardından, arkasını dönüp, hızlıca Olcay'ın yanına gitti. Ben ise oflayıp, gözlerimi kıstım ve şöyle bir süzdüm onları.

ReSeP-SiYoNiST | BXBWhere stories live. Discover now