Kahvaltı

1.3K 97 23
                                    

Furkan

Gözümü açtığımda, her tarafım uyuşmuş gibiydi. Kollarım birine sarılmış ve öylece burnuma gelen meyhoş kokuyla bir an nerede olduğumu ve kimin üzerinde uyuduğumu kavramaya çalıştım.
Üstüne uzandığım beden hafiften kıpırdayınca, alt dudaklarımı dişleyip, usulca üzerinden kalkmak istedim ama koala gibi kollarını bedenime sarmıştı. Kafamı yukarı kaldırıp, göz ucuyla baktığımda, tam da korktuğum kişinin göğsüne uzanmıştım. E şimdi uyanırsa ne olacaktı?
Nasıl birbirimize bakıp, rahatça konuşacaktık artık. Oflayarak saniyelik gözlerimi kapatıp, açtım ve kafamı saate çevirdim, ama çevirmez olaydım. Saat 9'a geliyordu. Benim şuan işte olup, kahvaltı için menü ayarlamam gerekiyordu.

Telaşla ellerimi Aras'ın kollarına koyup, kendimden uzaklaştırmak istedim ama hayvan gücü vardı herifte. Bedir'e baktığımda ise, hala fosur fosur yatıyordu.
Ne güzel ya, beyefendi bar bölümüne baktığı için, saat 10'da işe gidiyordu nasıl olsa. Ayağımla Bedir'i yavaşça dürttüm ama adamın sikinde bile değildi.

"Pışt Bedir" fısılftıyla konuştum ama yok, Nuh diyor peygamber demiyordu. Sıçarım bu işe deyip, elimi Aras'ın göğsüne getirdim ve hızlıca sarsmaya başladım.

"Aras, Aras, Aras, Aras" diye üst üste sarsip, ismiyle seslendiğimde, gözlerini hafiften açıp, esneyerek kollarını benim üzerimden kaldırdı. Tam kendimi kaldıracaktım ki, tekrardan bana yapışıp, gözlerini kapattı.

"Aras"

"Efendim"

Deyip, dudaklarında tatlı birşey varmış gibi dudaklarını ıslatıp, tekrardan kafasını koltuğa yatırdı. Ulan nasıl yatıyordu bu şekil. Heleki bu taştan daha sert koltuğun üstünde. Yok kibarlık bir yere kadardı arkadaş. Normalde fazla kibar bir insandım ama otelde işler beni beklerdi ve patrona çok bayılmasam da iş, işti benim için. Ellerimi tekrardan Aras'ın göğsüne getirip

"ARAS KALK LÜTFEN"

Hızlı ve gür bir sesle bağırdım. Olacak gibi değildi çünkü. Sanki bana inat yapıyordu bu herif. Aras sakince beni bırakıp, çatık kaşlarıyla etrafa göz gezdirince, hızlıca Elimi telefonuma attım, sessize alınmış ve 10 cevapsız arama gözüküyordu. Hepsi de Emir'dendi. İyi de ben telefonu hangi ara sessize almıştım ki. Neyse geç kalmıştım işte bir kere. Mazeret kabul edilmezdi. Etrafta birşey görmeyince, bana dönüp, donuk ifadesiyle;

"Ne oldu, niye bağırdın öyle?"

"Elinin....töbe estağfurullah, ne olacak işe geç kaldım"

Sinirle söylenip, bakışlarımı Aras'tan çekip, kafamı Bedir'e çevirdim. Yüksek sesle bağırmam bile bir etki yapmamıştı bu uyuşuk Bedir'de. Yamuk bir şekilde sinirle sırıtıp, alt dudağımı ağzıma alıp, önce çatık kaşlarımla Aras'a, sonra da uyuyan güzel arkadaşıma bakıp

"BEDİR" dedim bağırarak.

"Ne var" kafasını kırlente koymuş dünya umrunda değilmiş gibi konuşunca, ayağımla götüne vurup, yerinden sıçramasına neden oldum. Sol tarafımda kıkırdama gelince, sinirden kafamı yavaş bir şekilde sesin sahibine çevirdim tekrardan.

"Ne oldu oğlum, niye vurdun amına koyayım"

Sondaki küfür kelimesi Aras'ın hoşuna gitmemiş olacak ki, boğazını temizleyip, ellerini hızla dizlerine vurup, ayağa kalktı ve Bedir'in ensesinden tutarak kafasını psikopatlar gibi eğip, burnunu hızlıca içine çekti. Bu görüntü karşısında ben bile korkardım çünkü burnunu her çektiğinde burun delikleri genişliyordu.

"Bedir, bir daha sakın benim yanımda küfür etme, tamam mı aslanım"

Deyip, kocaman damarlı elleriyle Bedir'in ensesine iki kere sertçe vurarak, kendine daha çok çekti, yüzünede yavaş tokatlar atıp devam etti;

ReSeP-SiYoNiST | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin