Aras'ın Bebeği

1.5K 90 19
                                    

Aras'ın ağzından

Siyah eldivenlerimi taktıktan sonra, arabanın camını indirmeden şöyle hastanenin olduğu tarafa bir göz gezdirdim. Kapı girişinde iki tane güvenlikçi birbirlerine bakarak hayatın bütün derdi onlardaymış gibi birbirlerine izin vermeden en çok ben anlatmalıyım yarışındaymış gibi, ellerini kollarını hareket ettirip konuşuyorlardı. Hemen yan tarafta, yaşlı annesinin koluna girmiş, hastane girişine giren bir genç ve yanında yedi yaşlarında sarı saçlı bir kız. Elinde peçeteye sarılmış bir simitle nenesinin eteğini tutup yürüyordu. Açıkçası bu görüntü çok hoşuma gitti. Benimde hep bir çocugum olsun istemiştim ama Furkan bana bebek vermeyeceğine göre bende evlatlık alır, büyütürdüm.

"Abi ne yapalım, içeri giriyor muyuz?"

Kafamı yavaşça kardeşim dediğim ve bu yüzden soyadımı verdiğim kişiye, yani Serdar'a çevirdim.
Yakışıklı yüzüne kısaca baktım bir süre. Sonra konuşmadan tekrardan hastaneyi radarıma aldım. 5 yaşlarında iki çocuk gördüm. Birinin elinde kalpli balon, diğerinin elinde ise, mavi uçak bir balon vardı.
Bu görüntü gelecekte kurduğum hayalin üzerine konfeti patlatıyordu resmen. İç çekip, musmutlu gözlerle baktım onlara. Ardından elimle onları gösterip;

"Serdar bunlara baksana, hadi gel o şerefsizleri es geçip, bu minnakları kaçıralım"

Demenle, ön tarafta bir gülme sesi geldi. Göz ucuyla baktığımda şoförüm gülüyordu. Çok delikanlı biriydi ve yaşça benden biraz daha büyüktü. Kendisine hem saygı duyar, hemde bazı konularda danışırdım. Aslında adamalarımın hepsine güvenir, değer verirdim. Zaten insan sarrafı olduğum için insanlardan 'adam' olanını hemen ayırt edebiliyordum.

"Abi haberin var mı bilmiyorum ama Yusuf ve Burak abi, bir kız çocuğu evlat edinmişler"

Serdar tekrar konuşunca, kafamı evet anlamında sallayıp, Kendisine bakarak elimi omzuna koydum

"Haberim var Serdar. geçen gün hem Burak abinle hemde Zafer abinle görüntülü konuştum" dediğimde Serdar'ın gözleri şokla açılıp, pür dikkat bana kesilerek gözlerini hafifçe kıstı sonra da merakla sorusunu sordu.

"Yaşadığını biliyorlar mı abi?"

Burnumu çekip, gözümü kısaca kapatıp açtım ve yamuk bir gülümsemeyle

"Biliyorlar Serdar biliyorlar. Hem de buraya ilk geldiğimiz vakitler"

Bunu itiraf etmemle serdar alt dudağını ağzına alıp, kafasını sallayarak kısıkça gülmeye başladı.

"Hayırdır niye güldün?"

Serdar bu dünyada benim soyadımı taşıyan tek kişi olduğundan onun keyiflenmesi beni iki kat keyiflendiriyordu.

"Abi geçen hafta Burak abi ile konuştuğumda arkandan göz yaşı döktü halbuki, Şimdi kendimi çok salak hissettim"

Deyince bende önce kısıkça güldüm. sonra Burak'ın yüz ifadesi aklıma gelince bu gülüşlerimin yerini kahkaha aldı. Özellikle tembih etmiştim kimseye söylememeleri için. Zaten kimliğimde artık Aras yazmıyordu. Azat Aykanat yazılıyordu.
Hem karanlık işlerden de elimi çekmiştim. Yeteri kadar para ve taşınmaz mallarım vardı. Bu maddiyat yedi sülaleme bile yeterdi.
Ki benim yedi sülalem Furkan olacaktı. Olmak zorundaydı. Onun korkularını az çok tahmin edebiliyordum. Erkeklerden hoşlanmadığını geçen haftalarda Metin bana söylemişti ama ben pes etmeyecektim. Elbet birgün kararını değiştirirdi. Zorlamayacaktım ama bende de aksi gibi birşey vardı. Birini istiyorsam, mutlaka benim olsun gibi bir huyum vardı. Umarım Furkan beni çok yıpratmazdı. Zaten çok uysal biriydi. Bu yüzden tam benim tipimdi.

ReSeP-SiYoNiST | BXBМесто, где живут истории. Откройте их для себя