Bölüm 5

30.6K 824 182
                                    


Yorum yapılması çok hoşuma gidiyor yapan herkese çok teşekkür ederim ☺️

İyi okumalar

  Gözlerimi araladım, uyanmıştım nefes alıyordum doğrulup etrafıma bakınmak istedim ama gücüm yoktu kolumu kaldırıp boğazıma götürdüğümde sargılarla kaplı olduğunu fark ettim aynı şekilde kolumunda.
Beni getirdiği odada yatıyordum göz yaşlarım akmaya başladığında bu cehennemden istesemde kurtulamayacağımı anlamıştım.
Yatakta doğrulup yorganı geriye ittirdim ve ayaklarımı yere sarkıttım kapının açılmasıyla gözlerimi kapıya diktim.

"Günaydın."

İçeriye giren kadını izlerken içime bir umut doğmuştu evde bizden başkası vardı.

"Lütfen bana yardım et." diyerek hemen ayaklandığımda hiç beklediğim bir tavırla karşılaşmamıştım aksine beni umursamamış soğuk ve uzak tavırlarıyla odanın bir ucuna geçmişti.

"Beni burada zorla tutuyor, telefonum yok polisi aramam gerek."

Ayağa kalkıp ona doğru yürüdüm bana dönüp ters bir bakış atmasıyla kalakalmıştım.

"Hiç zorla tutuluyor gibi bir halin yok." Dediğinde odaya alıcı gözlerle bakmıştı.

"Şu halime bir bak!"

Bağırmıştım ve karşısına dikilmiştim.

"Burada şiddet görüyorum."

"Üzgünüm ben günlük temizlik için geldim sana yardım edemem." diyerek geri çekilmiş ve odadan çıkmak için yürümeye başlamıştı.

"Hayır bekle." diyerek kolundan sertçe tuttum.
"Beni burada bırakamazsın, bana yardım et." dedim ağlamaklı bir sesle.

"Sanırım bu odaya girmemeliydim."

Sertçe kolunu çekmiş ve hızla odadan çıkıp kapıyı kapatmıştı peşine kapı koluna sarılıp kapıyı zorlanıştım ama yine kitliydi.

"Lanet olsun nasıl oluyor bu!" diye bağırdım arkasından, bu lanet kapı nasıl hemen kilitleniyordu, kapıya yumruklarımı vuruyordum ama kimse geri dönmüyordu.

Aradan belki dakikalar belkide saatler geçmişti ne gelen vardı ne giden odanın içinde istediğim yere haraket edebiliyordum bir ara kendimi camdan atmayı bile düşünmüştüm ama cesaretim yoktu.

Kapı sesiyle arkamı döndüğümde kıyafet dolabını kurcalıyordum dolaptan üzerime daha kapalı şeyler bulup giymiştim şimdi kendimi daha rahat hissediyordum.

"Seni bekliyor."

Kapıda duran hemen hemen 185 boylarında 26 27 yaşlarında kumral takım elbise giymiş genç biri duruyordu.
Ellerini cebinden çıkarmadan başıyla kapının ardını işaret edince istemeye istemeye de olsa dediğini yaptım.
Hemen arkasında koridorda yürüdükten sonra aynı asansör kapısına benzeyen bir kapının önünde durup düğmeye bastı açıldığında bunun asansör olduğunu anlamıştım şok içinde onu takip edip asansöre bindim.

Tuşlara bakarken çok büyük bir bina da olduğumuzu anlamıştım ve 23. Kattaydık şimdi 25 e çıkıyorduk asansördeki kat numaraları tek sayılardan oluşuyordu bu da binanın 13 katlı olduğunu gösteriyordu.

"Asansör açıldığında sağa sola bakınma sadece takip et."

Kapı açılıp dışarı çıktığımızda başım önde onu izliyordum kime gittiğimi biliyordum.

"O benim canımı yakıyor."

Sözler dudağımdan döküldüğünde belki bana yardım eder umudu içimin her zerresini kaplamıştı.

"Baş kaldırmazsan canın yanmaz."

Hızla önüne geçip onu durdurdum benden yaklaşık 20 cm kadar uzundu.

"Sana canımı yakıyor diyorum! Şu halime bir bak!"

Göz yaşlarıma engel olamıyordum, hayatımda hiç bu kadar ağlamamıştım ben karışında ağlıyordum o ise istifini hiç bozmamıştı bana umursamaz bir tavırla bakıyordu.

"Sana yardım edemem. Sana kimse yardım edemez." dedi ve sertçe kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı olduğumuz yer geldiğimiz katın aksine siyah eşyalarla dekor edilmişti.

"Polisi ara lütfen sana yalvarıyorum." dememi dinlemeden beni açtığı kapıdan içeriye doğru ittirdi. Odada kocaman camın hemen önünde büyük masada oturan Atalay denilen adamla göz göze geldiğimde elimin tersiyle göz yaşımı sildim.

"Onu geri ben götürürüm sen git." dedi ve ayağa kalktı, arkasından onun gidişini izlerken kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı.

"Israrla polis dediğini duydum bu doğru mu?"

Üzerime doğru yürüyordu geriye doğru iki adım atım ona nefretle bakıyordum.

"Bu evde birini alıkoyuyorsun ve herkes buna göz yumuyor!"

"Aşağıda gördüğün bir çalışan az önce giden ise Tuğkan benim sağ kolum."

"Gitmek istiyorum."

"Gidemezsin."

"Benden ne istiyorsun?"

"Bana itaat etmeni."

Sözünün ardından üzerime doğru yürüyüp beni kapıyla kendisi arasında sıkıştırdı.

"Uslu durursan canını yakmayacağım."

Bana o kadar yakın duruyordu ki nefesini tenimde hissediyordum elini kaldırıp omzumdan aşağı hafifçe gezdirmişti bu haraketi tüylerimi diken diken ederken yüreğimin ağzıma gelmesini sağlamıştı.

"Üzerindekilerden kurtul."

Geriye doğru çekildiğinde nefretle yüzüne baktım.

"Dediğini yapmayacağım."

Bu dediğimi nelere sebep olacağını bile bile söylemiştim kendimi ona veremezdim hayır bunu yapamazdım sonucu ne olursa olsun kendimi korumalıydım.

"Yapmayacaksın öyle mi?" dediğinde güç toplayıp karşısında güçlü durmaya çalıştım.

"Evet."

Beni hızla odadan çıkarıp uzun koridor boyunca peşinde sürüklemeye başlamıştı. İçinde bulunduğumuz bu bina çok değişik bir yapıydı heryeri birbirinden farklı ve bağımsızdı çok büyük olmasının dışında burayı ne amaçla bu şekilde inşa ettiklerini az çok anlıyordum bu insanlar hastaydı burası da onların oyun alanıydı.

"Bırak beni!" Diye bağırmaya devam ediyordum sesim tüm koridorda yankılanıyordu.

Beni karanlık odaya sokup ileri ittiğinde arkam ona dönüktü ışığı açtığında gördüğüm şey karşısında bedenim taş kesilmişti.

"Artık bana aitsin ama sana seçim hakkı veriyorum."

Titrememe engel olamıyordum, önümde sarkan iki zincir ve daha bir çok işkence aleti. Ona dönüp akmasına izin vermediğim göz yaşımı sildim.

"Sen hastasın."

"Seç."

"Sana ait olmaktansa işkenceye razıyım."

Sinirlenmişe benziyordu, sinirlenmişti de bu seferki bileğimi tutuşu öncekilere göre daha sertti. Bilemlerimi tavandan sarkan zincirlere geçirip kelepçeleri kapattı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı sarı sakalları yüzüme değiyordu.

"Altımda olmayı dileyeceksin."

Bu bölümünde sonuna geldik vote yapar nısınız?

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now