Bölüm 8

25.1K 661 88
                                    

  Yorum yapılması çok hoşuma gidiyor yapan herkese çok teşekkür ederim ☺️


İyi okumalar

Kapıyı kapatıp çekip gittiğinde kendimi büyük bir boşlukta kayıp olmuşum gibi hissediyordum karanlık ruhuma işler gibi tüm bedenimi sarıyordu yok oluştuğun pençesine takılmış çırpınıyordum.

Burada olduğuna emindim bana seslendi ardından benimle konuştu.

İçeride biri yok görüyorsunuz, bu adam sizi buraya kadar asılsız yere getirtmiş kusura bakmayın.

Tuğkan'ın kendilerini savunma şekilini net şekilde duyabiliyordum polislere burada olmadığımı odayı açıp boş odayı göstererek kanıtlamıştı.

Kusura bakma amirim ben biriyle konuştuğuma emindim.

Asılsız ihbar gidiyoruz

Polisin gidiyoruz talimatını duyduğum anda dünyam başıma yıkılmıştı tek kurtuluşumda gidiyordu ellerimi kaldırıp beni duymayacaklarını bile bile vurmaya başladım bağırıyor yardım edin buradayım diyordum ama kimse beni duymuyordu, duyamıyordu.

Kısa bir sessizlikten sonra kapı açılmıştı beni karşılayan Atalay Atasoy'un ta kendisiydi Tuğkan da hemen arkasında duruyordu.

"Şirketimin önüne polis arabalarını yığdığın yetmiyor gibi birde onların evime girmesine sebep oldun."

Tuğkan yanından çekip sertçe kolumu tuttu ve beni dışarı çekti.

"Bırak beni! Bırak diyorum."

Kendimi kurtarmak için çırpınıyordum ama arkama geçip tek kolunu belime dolayıp kollarımı sıkıştırdı ve diğer eliyle de boğazımı sıkıp yüzümü Atalay'a doğru sabit tuttu, bir kaç adım atıp yüzünü yüzüme yaklaştıran Atalay'a bakarken göz yaşlarıma engel olamıyordum.

"Yaptığın şeyin nelere sebep olacağını bilmiyorsun."

Kollarımı haraket ettirmeye çalıştığım her anda Tuğkan beni daha çok sıkıyordu.

"Götür onu." deyip yanımızdan geçip uzaklaşmaya başladığında Tuğkan ise beni ters yönde sürüklemeye başlamıştı.

~~~~~~~~~

"Beni nereye götürüyorsun?" diye sordum çırpınışlarımın arasından, tek kelime dahi etmeden asansörün düğmesine basmıştı ve açılmasıyla çekerek beni asansöre soktu.

"Sus artık."

Asansör düğmelerinden -1 e bastığını gördüğümde tenim ateşler içinde yanmaya başlamıştı.
Yaklaşık 2 dk sonra asansör açılmıştı ve yine beni sürükleyerek dışarıya çıkardı.
Bir sürü son model arabanın arasında ilerleyip siyah uzun arabanın yanına yaklaştığında arabanın farları yandı ardından beni açtığı ön koltuğa ittirerek oturttu.

"Nereye gidiyorum!" diye bağırmamla arabanın içine doğru eğilip yüzünü yüzüme yaklaştırdı

"Artık sus!"

"Git görüntülerden kurtul."

Tuğkan Atalayın sesini duymasıyla diklenmişti ve sertçe kapımı kapatıp ceketinin düğmesini ilikledi bense Atalay'ın arabaya binişini izliyordum üzerini değiştirip gelmişti.

  Kendisi kırmızı şapkası krem bir sweatshirt giymişti altında krem eşofman ve beyaz spor ayakkabısı vardı onu ilk kez takım elbise dışında bir kıyafetle görüyordum, arabaya oturup kemerini bağlarken bana dönüp bakmamıştı bile ardından torpidodan ...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



Kendisi kırmızı şapkası krem bir sweatshirt giymişti altında krem eşofman ve beyaz spor ayakkabısı vardı onu ilk kez takım elbise dışında bir kıyafetle görüyordum, arabaya oturup kemerini bağlarken bana dönüp bakmamıştı bile ardından torpidodan çıkardığı siyah gözlüğünü gözüne takıp arabayı çalıştırdı.

Garajdan çıkmak için çıkışı takip ediyordu bense asansöre doğru yürüyen Tuğkan'ı son kez gördükten sonra gün yüzüne çıkmıştık etrafa bakınırken sesimi çıkarmıyordum.

"Kemerini tak."

Dediğini yaparken çıkmış bulunduğumuz dev binaya baktım o kadar büyük ihtişamlı ve uzundu ki gözlerimi alamıyordum.
Hızla bulunduğumuz konumdan ayrılmaya başlamıştık.

Yol boyu tek kelime etmemiştik kafamda türlü planlar kuruyor küçük bir saçmalık diyip düşüncelerimi kafamdan def ediyordum.

İlerideki benzin istasyonunda durunca düşündüğüm bir planı faaliyete geçirme zamanım gelmişti arabadan inip arabayı kilitlediği anda hızla arabayı kurcalamaya başladım bir kâğıt ve kalem bulmalıydım hızlı hızlı torpidoyu ve üst gözleri kurcaladım ve sonunda buldum hızla kağıda
Lütfen polisi ara yazdım ve cebime koydum.

Arabaya benzin almıştı ve parayı ödedikten sonra arabaya bindi arabayı çalıştırdığı anda derin bir nefes aldım ve güç topladım.

"Lavaboya gitmeliyim."

Başını bana çevirdiğinde gözlüklerinden masmavi olan gözlerini göremiyordum kapıyı açmasıyla kemerimi çıkardım ve kapımı açtım arabayı dolaşıp yanıma geldiğinde bana doğru eğildi.

"Sakın bir hata yapayım deme."

Tehditkar sözleri karşısında zorla yutkunabilmiştim ardından başımı tamam anlamında sallayıp yürümeye başladım o da hemen arkamdan geliyordu.

Üzerimde uzun kollu, boğazlı bir kazak ve bol salaş pantolon vardı tüm yaralarım ve sargılarım görünmesin diye bunları giymemi söylemişti.
Kazağımın kollarını çekiştirip sarılı olan parmağımı da gizlemeye çalıştım ve ardından ellerimi pantolonumun cebine soktum, cebimdeki kağıdı sıkıyordum. Başarmalıydım.

  Lavaboya doğru yürürken beni izlediğine emindim yavaş adımlarla lavaboya girip kapıyı kapadım, lavabo tek kişilikti ve içeriye kimse giremeyeceğinden kağıdı ben lavabodan çıkarken giren birine vermeliydim ama bu da imkansızdı çünkü Atalay hemen kapının biraz ilerisinde duruyordu beni görebilirdi risk alamazdım bu kağıdı kasada oturan adama vermeliydim ama nasıl?

Lavabodan çıkıp Atalaya doğru yürümeye başladım elleri cebinde öylece ona doğru yürümemi izliyordu ona yaklaşıp önünde durdum.

"Bir şeyler yemeliyim." dedim yalandan, param olmadığını para istediğimi anlamıştı.

"Ne istiyorsun al." Ona doğru yaklaşıp yüzüne baktım.

"Çantamı telefonumu paramı her şeyimi aldın, neyle alacağım?" dedim ve elimi ona doğru uzattım.

"Para mı istiyorsun yani?" dediğinde başımı salladım hayatımdaki en aciz düştüğüm durumu yaşıyordum ilk kez bir yabancıdan para istiyordum.

  Cüzdanını çıkarıp elime bir miktar para bıraktığında hiç bakmadan kasaya doğru yürüdüm soğuk yemeklerden birini istediğimi söyledim ve cebimden çıkardığım kağıdı paranın hemen arkasına koyup adama uzattım adam yemeği verdince titreyen ellerimle aldım ardından parayı eline aldığı anda Atalay'a dönüp baktım tekrar adama baktığımda yazdığım notu görmüş olduğunu anladım, masanın altında duran cep telefonuna uzanmıştı ve Atalay'ın göremeyeceği şekilde eliyle beş işareti yaptı şimdi onu beş dakika oyalamam gerekti.

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now