Bölüm 7

28.4K 863 176
                                    

  
Lütfen okuyorsanız yorum da yapar mısınız?

İyi okumalar


    Bedenimin her noktası zangır zangır titriyordu bileklerimi çözmüşte olsa acısını hâlâ hissediyordum heleki kasıklarımda olan ağrı bambaşkaydı.
  Çaresizce kapıya doğru sürünmeye başlamıştım çaresiz bir sürüngenden farksızdım çıplaktım ve korkuyordum.

  "Sözümü hiç dinlemiyorsun sana kaçmaya çalışmamanı defalarca söylemiştim."

Yere elindeki demiri sürerek bana doğru geldiğini fark ettiğimde ona döndüm kızıl saçlarım yüzümü kapıyor onu zar zor görebiliyordum.

Yavaşça yanıma gelip diz çöktü.

"Seç parmağını mı kırayım dizini mi?"

Sözlerinin üzerine kapıldığım dehşeti tarif edemezdim bir anlık nefes almayı unutmuştum diyebilirdim, aniden ayaklanmasıyla yaşlı gözlerle ona baktım.

"Pekala ben seçerim o halde." dedi ve yerde duran elimin üzerine sertçe vurdu. O an acısını hissetmemişimde uykudaymışım gibi olmuştu kırılan parmağımın acısı saniyeler sonra beynime işlenmişti.

Acıyla elimi kaldırıp bağırmaya başladığımda o ise hiç aldırış etmeden odadan çıkıp gitmişti.

~~~~~~~~~~

Gözlerimi araladığımda uykudan uyandığımı anlamıştım acıdan bayılmış olmalıydım elimi kaldırıp baktığımda alçıda olan parmağım zonkluyordu.
Hayatımın en kötü günlerini yaşıyordum bir ruh hastası tarafından işkence görüp tecavüz ediliyordum.

Parmağımı kırmıştı evet işaret parmağıma hiç acımadan tereddüt bile etmeden vurup kırmıştı artık bana yapabileceklerimden korkuyordum hemde hiç korkmadığım kadar.

Ayağa kalkıp aynanın önüne geçtim ve kendime baktım berbat haldeydim saatten hangi gündeyiz ondan bile haberim yoktu bu evde onun yüzünden zaman kavramını unutmuştum.

Yaşamak istemiyordum günler olmuştu ama kimse beni bulamamıştı nasıl olurda bulunamazdım aklım almıyordu. Cama yaklaşıp dışarı baktığımda ne kadar yüksek diye düşündüm buradan atlasam kesinlikle paramparça olurdum ve büyük ihtimalle yere çarpmadan havada ölürdüm.

Yaklaşan ayak seslerini duyduğumda koşup hemen yatağa oturdum bu yerde ikimizden başkaları da vardı ve kurtulmak için onlardan yardım istemeliydim. Kapının açılmasıyla tuttuğum nefesimi zorla bıraktım.

"Bugün bu kata birileri gelecek eğer sesini çıkarır burda olduğunu belli edersen ne olacağını biliyorsun." 

Cam tarafına doğru dönüktüm ve kendisini görmemiştim hiçbir şey demedim beni tehdit ediyordu artık gelen insanlardan da umudum yoktu.
Kapıyı çekip gittiğinde yine hıçkırıklarıma engel olamadım parmağımın başlayan ağrısının da daha fazla şiddetlenmemesi için dua ediyordum.

Tahminimce iki ila üç saat civarı sonrası odanın dışında ayaklanmalar başlamıştı bahsettiği insanlar gelmiş olmalıydı yavaş adımlarla kapıya yaklaşıp kulağımı dayadım.

Evet getirin şu tarafa şu odaya götürülecek

Bir adam birilerine komut verir gibi konuşuyordu belki bu benim bu evdeki son günüm olabilirdi belki acılarım ağrılarım son bulabilirdi başka çarem yoktu yardım istemek zorundaydım elimi kapıya kaldırıp vurdum ve ardından vurmaya devam ettim sesimi çıkarmıyor sadece kapıyı yumrukluyordum.

"Kim var orda?"

Bu demin konuşan adamdı kapıya vurmayı kesip heyecandan ve stresten hızlı hızlı konuşmaya başlamıştım.

"Lütfen polisi ara beni burada zorla tutuyor lütfen hemen ara!"

İstemsizce ağlamaya başlamıştım gücümün tükendiğini hissedebiliyordum ama bu benim için küçücük bir umuttu. Sözümün ardından elini kapı koluna atmıştı ve açmayı denedi.

"Burada kapı kilidi yeri yok nasıl olurda kilitli olur bu kapı?"

Dediğinde haklıydı bu zamana kadar nasıl fark etmedim diye düşünüyordum kapının sadece kolu vardı bu da el iziyle açıldığının en büyük kanıtıydı şimdi anlayabiliyordum.

"Beni kurtar sana yalvarıyorum." dedim ağlamaklı bir sesle.

"Bekle seni oradan çıkartacağım, polisi aramak için telefonumu almaya iniyorum korkma sakin ol." dedi ve hiç beklemeden koşarak kapıdan ayrıldı.
Başımı kapıya yasladım ve göz yaşlarımı sildim kırık parmağım zonkluyordu karnımdaki yanık acıyor kollarımda ki kesikler yanıyordu bitik haldeydim bu halde ailemin yanına gittiğimde onlara beni hiç mi merak etmediniz diye soracaktım.

Birden kapının açılmasıyla yasladığım başımı kaldırmak zorunda kaldım karşımda duran o benimle konuşup yardım getirmek için giden adam değildi bu oydu Atalayın sağ kolu Tuğkan.

"Bunu yapmamalıydın."

Sertçe kolumdan tutup beni odadan çıkarmıştı evde kimse yoktu gitmemek için direniyor bir yerlere tutunmaya çalışıyordum.

"Birazdan polisler gelip beni bulacak hepiniz hapsi boylayacaksınız! Duydun mu beni!"

Söylediklerimi hiç aldırmadan yürümemek için direnen bacaklarımı kavrayıp tek kaldırışta beni omzuna aldı.

Beni bir kapının önüne getirip içeri ittiğinde yüzüme düşen saçlarımı kenara itip nefretle yüzüne baktım beni getirdiği küçük dar oda temizlik malzemelerinin konulduğu yerdi.

"Evin her yeri kameralarla dolu seni uyardığı halde o adamla konuştun."

"Şu halime bir bak!" dedim ve beni ittiği odadan çıkıp ona yaklaştım.

"Bak bana bak! Parmağım kırık karnımda yanıklar her yerimde morluklar kesikler sargılar!" hem bağırıyor hem ağlıyordum.

"Bundan zevk mi alıyorsunuz?" bu sefer çok kısık bir sesle söylemiştim.

"Sen olsan ne yapardın? Pes eder miydin? Vazgeçer miydin denemekten?"

Bana bakamıyordu bile baksa acırdı halime.

"Şimdi beni buraya kapatacaksın değil mi?"

Konuşmuyor yüzüme bakamıyordu.

"Mecburum."

"Lütfen yapma." dediğimde sesim titremişti, ona yalvarmaktan başka ne yapabilirdim ki.

Polis arabasının sesini duyduğumuzda göz göze gelmiştik bu benim belkide son şansımdı.

"Lütfen bırak gideyim."

Beni odaya doğru ittirdiğinde geriye doğru gitmekten başka seçeneğim yoktu kapıyı kaparken son kez göz göze gelmiştik gözlerindeki mecburiyeti görmüştüm o da emir kuluydu elinden bir şey gelmiyordu, biliyordum.

O kadar yorum yapıp beğenir misiniz diyorum kimse umursamıyor okuyorsunuz lütfen destek olun 😓

Ateşin İzleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin