Bölüm 68

3K 108 52
                                    


Yorum ve vote yapmayı unutmayın

İyi okumalar




  Uzandığım koltukta o kadar haraket ettikten sonra sırt üstü kalmıştım ve tavanı izliyordum saatler önce yaşananlar film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu Atalay'ın onun hayatını bitireceğim demesine mi yoksa Tuğkan'ın ona inatla direnmesine mi şaşıracaktım artık bilemiyordum Atalay'a ne yaptığımı anlayamıyordum tamam ona satılmıştım ama bende insandım cansız bir varlık değildim bu yüzden bana hayatı dar edemezdi ona borcumu ödeyebilirdim ama o bunun yerine şiddeti seçiyordu benim acı çekmem onun hoşuna gidiyordu.

Atalay sonunda Tuğkan'a direnmeyi bırakıp evi terk etmişti ama tehditleri hâlâ geçerliydi Tuğkan ise o gittikten sonra odasının kapısını açmıştı ve yüz yüze gelmiştik bana tek kelime etmeden odaya girdiğinde odadan çıkmam gerektiğini anlamıştım ve usulca çıkıp kapıyı kapatmıştım salon cam kırıklarıyla doluydu ortadaki camdan masaya girişteki bibloyu fırlatmıştı ve masayı paramparça etmişti duvardaki kablosuz süpürgeyi aldım ve büyük cam parçalarını elime eldiven giyerek topladıktan sonra küçük cam parçalarını çektim daha sonra hepsini çöp poşetine doldurdum Atalay'ın kimseye acıması yoktu bunu bir kez daha görmüş olmuştum.

Tuğkan'ın ne zaman bana bu kadar anlam yüklediğini düşünüyordum ona umut mu vermiştim neden böyle olmuştu ki, bana olan düşkünlüğünü acı çeken bir kız olduğuma bağlıyordum ama bu olay bambaşkaymış bana hisler beslemiş ve bu hisleri içinde büyütmüş.

Tuğkan'ın odasından gelen sesle kapısına dönmüştüm ses kesilmeyip tekrarlamaya devam edince ayaklandım ve kapıya doğru yürüdüm.

"Tuğkan?"

Ses vermiyordu elimi kapının koluna attım ve kolu aşağı indirdim yatağında değildi odasındaki balkona çıkmış olmalıydı evet öyle de yapmıştı onu sigara içerken görebiliyordum içeriye doğru yürüyüp kapıyı kapadım o kadar dalgındı ki geldiğimi fark etmemişti bile.

"Gelebilir miyim?"

Birden bana dönmesiyle afallamıştı çünkü beni beklemiyordu biliyordum ama birine ihtiyacı vardı bunu görebiliyordum.

"Tabikide."

Balkona adımımı atmıştım ve yanından geçerek korkuluklara tutundum resmen tüm şehri görebiliyordum şirketin konumu gibi evin konumu da iyi yerdeydi.

 Saatin ne kadar ilerlediğini güneşin doğmasından anlamıştım etraf loş bir ışıkla aydınlanmaya başlamıştı balkonda göz gezdirdiğimde daha öncesinde burada oturduğunu anlamıştım yerdeki halıda küçük bir bilgisayar ve bardak vardı iki beyaz hasır sa...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Saatin ne kadar ilerlediğini güneşin doğmasından anlamıştım etraf loş bir ışıkla aydınlanmaya başlamıştı balkonda göz gezdirdiğimde daha öncesinde burada oturduğunu anlamıştım yerdeki halıda küçük bir bilgisayar ve bardak vardı iki beyaz hasır sandalye ve iki büyük bitkide balkonun dekoruna sanki nokta atışı yapmıştı.

"Neden böyle yaptığını anlayamıyorum."

Sigarasının dumanını üflerken onu izliyordum onun anlayamadığı şeyi benim anlamam imkansızdı sonuçta o Atalayla büyüyendi.

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now