DOKUZUNCU BÖLÜM
"Doğum günüme geliyorsun değil mi?"
Sokak lambasının aydınlattığı yüzüne baktım. Gözlerine baktığımda tek yapmak istediğim daha fazla koşmak oldu.
"Ne zaman?" diye sordum soğuk bir sesle. Ona karşı tutumumdan rahatsız olmuş gibi durmuyordu. Bana alışmış gibiydi.
"Yarın," dedi hevesle. Bu halinin rüyamdaki haliyle hiçbir alakası olmaması tedirginliğimi yok edemiyordu. Bugüne kadar bir sürü yüz görmüştüm rüyamda, ama hepsi tanıdıktı ve iyi insanlar da değildiler. Karşımda hevesle bana bakan kızı, elinde bana doğrultulmuş bir silahla rüyamda görmek de neyin nesiydi o zaman?
"Gelmeye çalışırım." dedim yine aynı ses tonuyla. Alışmıştı ama değil mi? Sorun yoktu.
"Çok güzel bir parti olacak Jeffery!" Jeffery yeşil gözlerini üzerimde gezdirdi. Hala bana güvenmediği belliydi. Ona hak veriyordum.
"Gitsem iyi olacak." diye mırıldandım onlara bakmadan. Boş sokakta yürüyen kediye bakıyordum. Bir acelesi yokmuş gibi sallana sallana yürüyordu.
Ağır adımlarla yürümeye başladığımda, "Ot barda!" diye bağırdı arkamdan. Barın ismini ilk defa duyuyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse bar gibi yerlerden hoşlanan biri değildim. Toplasan bir iki kere gitmişimdir. O da Nazlı'nın, Baran'ı orada yalnız bırakamayız adlı konuşmasını çekmemek adınaydı. Burada atlanılan bir yer vardı, o da Baran'ın onun sevgilisi olmasıydı. Yani beni ilgilendirmiyordu. Ama işte yakın arkadaş olmanın görünmez kuralları vardı.
Ona cevap vermeden yürümeye devam ederken adımlarımı hızlandırdım ve sonra koşmaya başladım. Son bir haftadır kabuslarım giderek çoğalmıştı. Artık çığlık atarak uyanıyordum uykularımdan. Genelde babam gelip bakıyordu nasıl olduğuma. Annemse her zamanki gibi saklambaç oynamaya devam ediyordu. Nedense onun oyununu bozmak hiç içimden gelmiyordu şu sıralar.
Daha hızlı koşarken hangi sokakta olduğumu bilmiyordum. Bu gece hava önceki gecelerden on kat daha soğuktu. Ciğerlerimi yakan havaya aldırış etmeden koşmaya devam ederken artık nerede olduğumu tam anlamıyla bilmiyordum. Kaybolmuştum.
Koşmayı kesip gözümü kestirdiğim ilk kaldırıma oturdum. Hızla kalkıp inen göğsüm düşünmemi engelliyordu. Ama bu şuan istediğim son şeydi. Hangi akla hizmet telefonumu yanıma almamıştım ki?
Kahretsin."Kaybolmuşa benziyorsun." Kafamı korkuyla kaldırdığımda bu gece görmek isteyeceğim son kişiyle göz göze gelmiştim. Midem bulanıyordu, kusacaktım. Ve şimdi aniden kaldırdığım için başımda dönüyordu. Harika.
"Sadece soluklanıyordum." dedim ondan gözlerimi alırken.
"Böyle bir sokakta mı soluklanıyordun?"
YOU ARE READING
GÖLGE
Mystery / ThrillerAvuç içi duvara değdiğinde zaman acıya karıştı. Elini duvara sürterken yavaş adımlar attı. En az tanık olduğu gece kadar siyaha boyanmış saçları, belinde sallandı ve gündüzü karaladı. Botlarının tanıdık sesi artık yabancılaşmıştı. Duvarların bittiği...