UĞULTU

9.1K 425 19
                                    

#The Heartebeas- A thousand miles away

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

#The Heartebeas- A thousand miles away.

ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

En yükseğe çıkmak için sadece en dibe batmak yetmez, bataklıkta yüzmeyi de öğrenmen gerekir. Bulunduğun yeri iyice tanıyamazsan istediğin gibi zıplamayı asla başaramazsın. Hepimizin umudu vardır, yok diyenlerin bile her daim olmuştur. Gözlerinizi kaparken bir sonraki gün ne yapacağınızı düşünüyorsanız eğer sizin umudunuz vardır ve aynı zamanda sizin için umutta vardır. Ama neye umut ettiğimize dikkat etmeniz gerekir. Freni patlak arabanın girdiği yolun uçuruma çıkmasını kimse istemez dimi?

Eğer sağlam temelleriniz yoksa umut ettiğiniz şeyde muhtemelen sağlam kazığa bağlanmamıştır. Umut etmek nefret etmek kadar risklidir. Oyunu oynamayı bilmiyorsanız, köşenize çekilmeniz gerekir ve eğer cesaretiniz yoksa oradan hızlıca uzaklaşmanız.

"İkinci derse kadar ortalıkta gözükmeyin." Erkekçe tokalaştılar ve oturduğum masaya doğru yürümeye başladı.

Pişman gözükmüyordu ama olmasını da beklemiyordum zaten. Çünkü dediğinin doğru olduğunun o da bende farkındaydık. Yüzüme vurması hataysa bile başka birinin ağzından gerçekleri duymak bende kısa bir anlığına şok etkisi yaratmıştı.

"Oturabilir miyim?" Sandalyenin başlığını tutmuş kaşları kalkık bir şekilde bana bakıyordu. Birine olan öfkemin ne zaman geçeceği hiç belli olmasa da uzun sürdüğü kesindi.

O her zamanki yüz ifademle, "Kantin hepimizin." dedim sadece. Ama bu masada ben oturuyorum.

Sandalyeyi çekip rahat bir şekilde oturduğunda gözlerimi devirmek istedim ama tek yaptığım görmezden gelme oynunu başlatmak olmuştu. Aslında bir saniye... O oyun benim için her zaman oynadığım bir şeydi.

"Benimle konuşmayacak mısın?" Sadece susamaz mısın? Konuşmasan olmuyor mu?

Gözlerimi ona çevirdim ama eminim gördüğü ifadeden hoşlanmayacaktı. Aynı benim şuan hissettiğim gibi.

"Konuşalım," Sadece zorlama.

"Böyle trip mi atacaksın hep, Azra?" O, sandalyesine daha da yayılırken ben yerimde doğrulup sırtımı sandalyeye verdim. Böylece göz teması kurmak daha kolay olmuştu.


"Trip değil ve ne yapmamı bekliyorsun, Özgür? Karşımda sanki hiçbir şey yapmamış gibi duran birine karşı ne yapmalıyım?" Sesim söylediklerimin altında yatan öfkeye karşı sakin çıkmıştı. Ama o beni tanıyordu. Ve şuan bunu istemiyordum.

Sıkıntılı bir şekilde iç çekti. "Öyle söylemek istemediğimi-"

"Ama düşünmüşsün." dedim kalkmaya hazırlanırken. Zil çalmıştı ve kantin yavaş yavaş boşalıyordu. "Aklından böyle şeylerin geçtiğini bilmiyordum."

GÖLGEحيث تعيش القصص. اكتشف الآن