BOŞLUK

6.3K 407 12
                                    

#Blueneck- Seven

YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM

Zeminde çıkan tok ses bir kez daha kendini gösterdiğinde dönüp oraya doğru bomboş gözlerle baktım.

Bir damla.

Ruhsuzluğun acı çemberini aratmayacak nefesler alıp veriyorken sessizce damlaları izlemeye başladım.

Bir damla daha.

Ve bir tane daha.

Sırtımı dayadığım ıslak duvar her geçen saniye bana soğukmuş gibi gelse de tepkisizdim. Hissizdim ama zaten hissizlikte bütün duyguların bir arada ve en uçta yaşanması değil miydi? Bütün duyguları aynı anda yaşarsanız bir süre sonra hiçbirini hissedemezdiniz.

Senin için yapabileceklerim sınırı yok.

Kendi kendime ruhsuz bir şekilde güldüm. Bacaklarımı saran kollarımı dahada sıkılaştırırken şuana dek yaptığım tek hareket olmuştu. Saçlarımdan yüzüme süzülen soğuk su sayesinde yüzümdeki hiçbir yeri hissedemiyordum.

Sana ben istemediğim sürece kimse bir şey yapamaz.

"Ben istemediğim sürece." diye fısıldadım boşluğa bakarken. "Sen istemediğin sürece."

Tok ses tekrar kulaklarıma dolduğunda sanki su içime akıyor gibiydi. İçime akıyor ve beni boğuyordu. Titremem en şiddetli halindeydi ama düşüncelerimi hissedemiyordum. Birden bütün su yok oldu ve yerini kırmızı acıya bıraktı. Yüzüme akan kanlar bedenimden yerle buluşurken kollarımı çözdüm.

Seni seviyorum.

"Seni seviyorum." diye fısıldadım.

Kaçman gerek.

Göz yaşlarım kayıtsızca akarken toprak rengi gözleri tam karşımdaydı. Gözlerinin içine baktığımda kanı görebiliyordum. Toprakla karışmış kan. Kehribarla buluşmuş kırmızı acı. Soğuğu iliklerime kadar hissetmeye başladığımda ellerimi kulaklarıma kapadım. Ama görebiliyordum. Ama onu hala görebiliyordum.


"Kaçamam." dedim acıyla yüzümü buruştururken. Sesimin acizliği daha çok ağlamama sebep olurken hıçkırıklarım soğuk duvarlarda yankı buldu. Dudaklarım acıyordu. Yüzüm buz tutmuş gibiydi. Düşüncelerim ve bütün görüntüler sislerin altında gibiydi.


Daha fazla dibe batmana izin vermeyeceğim.

"Senden nefret ediyorum." dedim ellerimi kulaklarıma daha sıkı kapatırken. "Senden nefret ediyorum! Duydun mu beni?"


Telefonumun zil sesini boğuk bir şekilde duyduğumda kıyafetlerimin ıslaklığına aldırmadan ayağa kalktım. Üzerimdeki sular her tarafa sıçrarken bir ruh gibi hareket etmeye başladım. Hiç var olmamış gibi. Hayır, hayır. Var olmuş ama ölmüş gibi.


Soğuk zeminde bıraktığım izlere aldırmadan telefonuma ulaştım ve ağır hareketlerle kulağıma götürdüm.


"Azra, benim Özgür. Telefonumun şarjı bitti, Nazlıların ev telefonundan arıyorum." Duraksadı. Sabit bir noktaya bakmaya devam ederken iç çektim. "Pınar abla... Rahatsızlandı. Buraya gelsen iyi olacak." dedi kesik kesik cümleler kuruyordu ve sesi tedirgin çıkıyordu.


GÖLGEWhere stories live. Discover now