ÇARESİZLİK

8.6K 426 19
                                    

ON YEDİNCİ BÖLÜM

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


ON YEDİNCİ BÖLÜM

Uçuruma yuvarlanan arabanın içindeki o kız. Geriye dönüşü olmayan bir yola çoktan sapmıştı dimi? Çığlık atmayı bırakmış, arabanın buğulu camından etrafında olan olayları sessizce izlemeye başlamıştı. Zihninin de en az bu cam kadar buğulu olduğuna emindi. Yolun sonunu biliyor ama oraya ne kadar zamanda ulaşacağından bi haber. Yolun pürüzlü kısımlarına denk geldiğinde arabanın şiddetli sallantısı bile onu kendine getirmeye yetmiyor. Ama çaresizlik bu kısımda saklı değil. Çaresizlik, eline bir şans verseler dahi bunu kendini o sürüklendiği sondan kurtarmak için bir hamle yapmayacak o kızın gözlerinde.

Her seferinde silahı ona zarar verenlere doğrultmak yerine kendine doğrultmasındaki asıl suçlu kendisi değil. Ona sadece bu öğretildi. Ailesi ona acıyı verirken beraberinde merhamet etmeyi de öğretti. Ona kendisi hariç herkese merhamet etmeyi öğretenler, onun çaresiz çırpınışlarının asıl sorumlusu değil miydi zaten?


"Barış," dedi yanındaki kumral çocuğu işaret ederek. "Salih ve Hande." Hepsine tanıştığımıza memnun oldun dercesine başımı salladım.


"Benimde ismimi biliyorsun zaten." dedi gülümseyerek.

"Ben hafta sonları burada kiminle çalışacağım?" diye sordum beni izleyen üç çift gözü yoksaymaya çalışarak.


"Barışla," dedi Barış denen çocuğun omzuna samimi bir gülümsemeyle elini koyarken. "Hande ve Salih hafta içi çalışıyorlar. Ama vardiyalar değişebiliyor tabii."


"Anladım." dedim bende gülümseye çalışarak ama pek de başarılı olmuş durmuyordum.

"Çocuklar saatleri ve ne yapman gerektiğini sana anlatır." dedi kasanın olduğu tarafa geçip anahtarları alırken. Kapatıyorlardı herhalde. Yanımdan geçerken duraksadı. "Müşterilerime de bu kadar asık suratlı davranırsan seni kovarım, bilmiş ol."

Sağ tarafımdan gelen gülüşmelerin sesini duydum. "Asık suratlı biri değilimdir." dedim ama şuanki halimle bu ne kadar inandırıcı olmuştu bilemiyorum.

"Sadece soğuk," dedi Barış olduğunu öğrendiğim çocuk bana dostça gülümseyerek. Gülümsemesine karşılık vermek içimden gelmiyordu açıkcası. İfadesiz gözlerle bakmaya devam ettim.

"Ve birazcık sert." dedi Hande alayla. Eminim neyle dalga geçtiğini kendisi bile bilmiyordu. Bunların eğlenecek başka bir şeyleri yok muydu?

"Kesin şamatayı." dedi Kerim abi ama suratında ciddi bir ifade yoktu. Kerim abi... Sanırım ona böyle seslenecektim.

Kol saatime baktım, saat epey bir geç olmuştu. Yine başıma bir şey gelmeden eve sağ salim gidebilirsem iyi olacaktı benim için. "Saat sekiz gibi burada olman gerekiyor. Genelde 10 gibi neredeyse bütün masalar dolmuş oluyor."

GÖLGEWhere stories live. Discover now