YOLCULUK

5.9K 367 9
                                    

#Hypnogaja - Here Comes The Rain Again

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

#Hypnogaja - Here Comes The Rain Again.

OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM

Arabanın camına vuran yağmur damlaları dışında etraf sessizdi. Güneş yeni doğuyordu ve şehir büründüğü sessizliğini henüz bozmamıştı. Kafamı cama dayayıp işaret parmağımla camdan akan yağmur damlalarını takip ettim. Nereye gittiğimizi sormamıştım ama epeydir yolda olduğumuzu biliyordum. Uykuya dalmam zor olsa da bir saat kadar uyuyabilmiştim. Geçtiğimiz yerlerdeki ağaçlar buz tutmuştu. Burada bina ya da avm yoktu. Hepsi müstakil evdi. Bir tatil beldesinin herhangi bir semtine çok benziyordu. Tek farkla; burası soğuktu.

Sola doğru döndük ve şampanya rengi bir evin garajı yavaşça açılmaya başladı. Kapının önünde hazır olda bekleyen eşofmanlı adam bize doğru kafasını salladı. Araba garaja yerleştiğinde kapıyı açıp yavaşça içinden çıktım. Kendimi halsiz hissediyordum. Elimdeki yanığa aldırmadan kollarımı bedenime sardım. Burası gerçekten soğuktu ve üzerimde hala aynı elbise vardı. Ama bedenime birden bire yayılan bu keskin soğuğun asıl sebebi çıplak ayaklarımdı.

"Ev hazır efendim." Göz ucuyla kafasını salladığını gördüm. Yüzünde ve yürüşünde yine o, güç bende ifadesi vardı. Adamın önünden geçerken bana kafasını salladığını görmüştüm.Koşarak gelip kapıyı açtı. Uykusundan uyandırıldığı belliydi. Bakışlarımız birleştiğinde hızlıca gözlerini kaçırdı. Ondan korkuyor muydu? Bende korkuyordum.

İçeriye adımımı attığımda sıcak hava tenimi yaladı. Kollarımı vücudumdan çekip etrafa boş bakışlar attım. Evin içide dışı gibi aynı tonlara boyanmıştı. Eski bir eve benzemiyordu ama yeni olmadığı da belliydi. Kiralamışta olabilirdi, hiç sormamıştım. İşin açıkcası nerede olduğumuzu öğrenmek adına tabelalara bakmıştım ama hepsinde kalan km dışında hiçbir şey yazmıyordu. Karşıdaki gri koltuklar kendi aralarında bir dikdörtgen oluşturmuşlardı. Duvara çakılı orta büyüklükte bir televizyon vardı. Yeni yapılmış bir ev olmadığı duvarlarından belli oluyordu. Evin tam ortasında ahşap merdivenler vardı. Tam karşıda mutfağın göründüğü bir kapı vardı. Bana yakın olan şeyler ise bir kaç kapı ve bir komidindi.

Kapının kapanma sesi geldiğinde bana baktığını biliyordum ama aldırış etmedim. Biraz daha yaklaştığımda koltukların üstündeki mağaza poşetlerini fark ettim. Doğrusu üstümdeki elbiseyi çıkarmak için can atıyordum ama o poşetlerin içindekilerinin bana ait olup olmadığını öğrenmem için onunla konuşmam lazımdı. Mecburen onun konuşmasını bekleyecektim.

Nereye baktığımı anlamış gibi poşetlere yöneldi ve içindeki kıyafetleri çıkarmaya başladı. Bir şort ve kazak görmüştüm. Bu soğukta şort giyecek kadar üşüttüğümü mü düşünüyordu? Bana doğru yürüyüp önümde durdu ve katlı halde olan kıyafetleri bana uzattı.

GÖLGEWhere stories live. Discover now