HIRS

7.6K 410 24
                                    

ON SEKİZİNCİ BÖLÜM

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ON SEKİZİNCİ BÖLÜM

"Bir oreo'lu milkshake bir de sıcak çikolata."

Uykusuz gözlerle, benim yaşlarımdaki çocuğa zoraki bir gülümsemeyle başımı salladım.

Kasanın olduğu yere doğru ilerleyip arka tarafta kalan kısıma, "Bir milkshake ve bir de sıcak çikolata!" diye seslendim.

"Neyli?" diye sordu Elif abla.

Ona soran gözlerle bakmaya başladığımda iç geçirdi. "Milkshake'in neyli olacağını soruyorum Azra."

Kaşlarımı çatıp gülümsedim. "Oreo," dedim mesafeli bir sesle. "Oreo'lu."

"Emin misin?" diye sordu kasanın olduğu tezgaha dizlerini yaslayarak.

Hala çatık kaşlarla ona bakıyordum. "Evet?"

Gülümsedi. "Bundan önceki yaklaşık yirmi siparişi unuttuğun için sordum." dedi kasanın arkasındaki yere girerken. O oda gibi yerin içi baya güzeldi.

"Azra, ben lavaboya gidiyorum. İçeride yeni gelen müşteriler var, ilgilenir misin?"

Kasadan ayrılıp üzerine ahşap döşenmiş bir bahçe gibi olan yere geçtim. En sondaki masada arkası dönük bir şekilde biri oturuyordu. Ona doğru yaklaşırken ahşaptaki çizgilere basmamak için ağır adımlarla yürüyordum. Şuan için buradaki tek eğlencem buydu. Ama ne yapabilirim ki? Sabahın bu erken saatlerinde bile tek bir masa bile boş değildi. Bu insanların işi gücü yok muydu?

Masanın yanında durduğumda arkadan erkek olduğunu anladığım kişiye bakmadan, "Ne alırdınız?" diye sordum. Sağ ayağım çizginin üstüne geldiğimde kendi kendime kızdım. Baştan başlayacaktım şimdi!

"Kafenin tamamını alabiliyor muyuz?" Kafamı aniden kaldırıp şaşkınlıkla ona baktım. Burada ne işin var?

"Bunu patronla konuşmanız gerekir. Ben burada sadece çalışanım. Çağırayım mı?" Gözlerinin kırmızılığından anladığım kadarıyla o da dün gece uyuyamamıştı... Uyuyamıştı? Uyumamıştı. Tabi ki uyumamıştı seni aptal.


"Çağır." Beril'le gecen nasıldı? Çok eğlendin mi? "Senide birlikte veriyorlarsa eğer..."

Beril'le uyudunuz... "Ne?" diye sordum yüzümü buruşturarak. Sesimin kontrolünü sağlayamayacak kadar dalgın olduğum için elimde olmadan yüksek çıkmıştı. Çevre masalardakilerin bakışları bize doğru kaydı ama hemen sonra kendi işlerine geri döndüler.


Gülümsedi. Yarım bir gülümsemeydi bu, gözlerine ulaşamamıştı. "Alkol satıyor musunuz?"

"Saat sabahın on biri." dedim ifadesiz tutmaya çalıştığım sesimle. Normalde bunu yaparken zorlanmazdım ama nedense karşımda bu herif varken herşey için zorlanıyordum. "Geç saatleri beklemen gerekecek."

GÖLGEWhere stories live. Discover now