AYDINLIK

7.6K 420 12
                                    

ÜÇ YIL ÖNCE

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ÜÇ YIL ÖNCE

Kız, yolda durduğu herhangi birine yol tarifini sorduktan sonra yoluna hızlı adımlarla devam etti. Koşmuyordu ama olası bir durumda hiç pes etmeden koşacak kadar antremanlıydı.

İstediği yere vardığında titreyen ellerle kapısını araladı. Gördüğü manzara göz alıcıydı ancak oyalanmaya vakti yoktu, birazdan yağmur bastıracaktı ve bugün ikinci bir migren vakası daha kaldırabilecek durumda değildi.

Tedbirli adımlarla içeriye girdi ve birinin onu fark etmesini bekledi. Hemen ileride duran gözlüklü adam onu fark ettiğinde biraz olsun rahatlamıştı.

"Hoş geldiniz." dedi adam aynanın karşısında çok denenmiş gibi duran gülümsemesiyle. Muhtemelen bu gelen müşterilere sergilediği gülüşlerden biriydi, kız bunu umursamadı.


"Gölgelerin labirenti," dedi soğuk bir sesle adama. "Ulysses Moore'nin."

Adam ona başını salladı ve önden yürümeye başladı. Kız arkasından giderek onu takip ederken üzerine dikilmiş olduğunu hissettiği bakışların varlığını sorguluyordu. Etrafa temkinli bir bakış atıp tekrar önüne döndüğünde tehlikenin geçmediğini ancak burada olmadığına kendi kendini ikna etti.

Adam bir süre sonra durup bir rafa elini uzattı ve kız geçmişinden kalan kitapla göz göze geldi. Hızlı hareketlerle kitabın cildini çıkarıp hemen yanında duran yuvarlak masanın üstüne koydu. Kitabı eline alıp bir kaç kez üzerinde parmaklarını gezdirdi.

"Alacak mısınız?"

Hala kitaba bakarken yanıtladı. "Evet."

Kitapçıdan çıktığında soğuk havaya aldırmadan yürümeye başladı. Biri sertçe omzuna çarptığında suratını buruşturup bakışlarını yukarı kaldırdı.

"Ah, affedersiniz." Kızın bal rengini andıran gözlerine ifadesiz bir şekilde bakıp sıkıca tuttuğu kitabına biraz daha sarındı. İzleniyormuş hissi şimdi daha yoğundu.

"Sorun değil." deyip yoluna devam edeceği sırada yolun başında duran çocuğu fark edip duraksadı. Çocuğun koyu renk gözleri buradan bile belli oluyordu. Koyu ve renkli gözlere sahipti.

Çocuk ona doğru ilerleyip yanından geçip giderken gözleri nefretle doluydu ama kız düşünceleriyle ve korkularıyla o kadar dalgındı ki bunu fark etmedi.

ŞİMDİ

Gökgürültüsünün sesine uyandığımda hava karanlıktı. Nerede olduğumu anlamak için etrafıma bakındığımda karşımda yanan şöminenin loş kırmızı ışığı yüzüme vurdu. Yerimde doğrulmak için hareket ettiğimde belimdeki kolları hissettim. Korkuyla arkamı döndüğümde dudaklarımdan tiz bir çığlık dökülmüştü.

GÖLGEWhere stories live. Discover now