#Thurisaz- A glance of misperception
YİRMİ ALTINCI BÖLÜM
Kaos, içinde bulunduğum durumu özetleyecek tek kelimeydi. Ve bende aslında hep içimdeki körpe kızla birlikte yaşadığım ama somut bir örneğini asla göremeyeceğimi sandığım bu kaosa dahildim. Ben bu kaosun baş yapıtıydım. Şimdi bütün hayallerim, sevdiklerim, sevmediklerim, karşılaştıklarım ya da karşılaştırılmak zorunda kaldığım herkes karşımdaydı. Hatta ruhuma sakladığım kızı bile görebiliyordum.
Karşımdaki insanlar bitmiş gözlerle bana bakıyorlardı. Onları bu hale getiren bendim. Onların böyle bir hayatı haketmediğini bile bile aralarına karışıp, pisliğimi onlara da sürmüştüm. Oysa ben uzaklaşabilirim sanmıştım. Düşüncelerimin birbiri içinde çelişmelerine alışkındım. Ama insanların benim yüzümden çelişkili hayatlar yaşıyor olmasına sebebiyet vermek hiç istememiştim.
"Kerim."
Donuk bir surat ifadesiyle sesin geldiği yöne doğru baktım. Çaresiz ellerle toprağı kazmaya çalışıyordu. Görüş açıma sonradan giren Yağız ise onu durdurmak adına hiçbir şey yapmamıştı. Benimkinin aynı gözlerle babasının mezarını izliyordu.
Bu mezarlığa daha önce ayak basmıştım. Bu ilk değildi ve belkide yaşadığım sürece sonda olmayacaktı. Zihnim bütün sesleri kendine yabancılaştırdığında o kızı gördüm. Yavaş adımlarla mezarlığa yaklaştı ve boş gözlerle mezarı bulmaya çalıştı. Ellerinin titreyişini buradan hissediyordum çünkü o bendim. Ağlamıyordu ama zaten ağlaması gerekmezdi. Gözleri boş bakıyordu ama ardındaki kızı görecek kadar diri kimse yoktu karşısında. Küçük elleriyle mezar taşına dokundu. Tek başındaydı ve korkuyor gibi gözükmüyordu. Yere diz çökerken elini taştan çekmedi. Yapmak istediği bu değildi, bunu o da biliyordu ama elinden ancak bunlar geliyordu.
Kafasını ağır bir hareketle kaldırırken gözleri sanki beni eliyle koymuş gibi buldu. Şaşkınlıkla geriye doğru adım atarken dehşetin o nahoş korkusu damağımda geziniyordu.
Birden bütün sesler kulağıma hücum etti ve korkuyla etrafıma bakındım. İnsanlar gidiyordu. Ne kadar süredir burada dikiliyordum? Siyah giyinmiş bir topluluk hep birlikte uzaklaşırken arkalarında kalan Elif abla ve Yağız'a baktım. Başını omzuna dayamıştı. Bu saatten sonra tutanacağı tek şeyin oğlu olduğunu biliyordu.
Bunun sorumlusu sensin.
Yağız duraksadığında Elif abla bunu hissetmemiş gibiydi. Omzunun üstünden bana baktığında ellerim şiddetli bir şekilde titredi. Ama bakışlarım donuktu. Ne yapmam gerektiğini bilmeden öylece durdum ve ona bakmaya devam ettim. Özür dilemiyordum. Telafi edebileceğimi söyleyemiyordum. Yalnızca sustum. Onun babası benimkinin aksine iyi biriydi ve ben onun elinden bunu almıştım. İyi bir babayı yok etmiştim.
YOU ARE READING
GÖLGE
Mystery / ThrillerAvuç içi duvara değdiğinde zaman acıya karıştı. Elini duvara sürterken yavaş adımlar attı. En az tanık olduğu gece kadar siyaha boyanmış saçları, belinde sallandı ve gündüzü karaladı. Botlarının tanıdık sesi artık yabancılaşmıştı. Duvarların bittiği...