FOTOĞRAF

6.9K 399 16
                                    

YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM

Adımlar atmak. Sağa, sola öne veya arkaya. Her adım bir seçim ve her seçim yeni bir felaketti benim için. Bastığım yerler buz tutup benide kendisiyle birlikte dondurana denk seçimlere yapmaya devam ettim. Gördüklerimin çaresi yoktu ve kurtuluş bizim için yaratılmamıştı. Çığlık atanların fedakarlıkları yoksayılacaktı. Bütün kanlı eller günahlarda boğulup bizi kül olmadan önce yakıp kavuracaktı. Oturup beklemek ölümü, kavrayabileceğimizden daha çok acıya sahip olmamıza yol açtı.

Ben Azra Ünal. Osman Ünal'ın biricik kızı. Yasemin Ünal'ın acı dolu geçmişinin bir gölgesi. Babasının günahlarının tek varisi.

Kardeşinin ölümüne tek başına şahit olan o küçük kız çocuğu şimdilerde kan kokan ininde kirli bacaklarını kendine toplamış ve kafasını tam oraya saklamıştı. Günahların dolup taştığı yere. Hataların ve seçimlerin tek bir bütün halinde ona sunulduğu o zehirli hücreye.


"Babanı hatırlıyor musun?" diye sordum bir diğer çerçeveyi elime alırken. Anne ve babası koltukta koltukta oturmuş ve Server babasının kucağındaydı. Annesi kırmızı bisiklet yazlık bir elbise giymişti. Babasının en az Server kadar koyu bir mavi olan gözleri gözlüğün arkasından parlıyordu.


"Hayır." dedi ifadesiz bir sesle. Koltuktan kalktığında ona doğru tamamen döndüm. "Üst kattan şemsiyeyi alıp geliyorum." Ona kafamı salladığımda son kez bana bakıp merdivenlere doğru yürüdü. O gözden kaybolduğunda çekmeceleri yavaşça açmaya başladım. İlk çekmecenin içinde bir kaç kitap ve boş bir çerçeve vardı. Onu kapatıp ikincisini açacağım sırada pencereye çarpan damlaların şiddeti irkilmeme sebep oldu. Çekmeceyi açtığımda beni somon rengi büyük bir zarf karşıladı.


Elime almak için çekmeye başladığımda yere kağıda benzer bir şey düştü. Ayak seslerini duyduğumda telaşla kağıdı arka cebime sıkıştırdım. Çekmeceyi kapatıp elime rastgele bir çerçeveyi aldığımda Server merdivenlerde görünmeye başlamıştı. Ağır ama sağlam hareketlerle yanım doğru geldiğinde gülümsemeye çalıştım ama başarılı olamamıştım.

"Çıkalım mı?" diye sordu boğuk bir sesle. Gözlerimi kaçırıp elimdeki fotoğrafa bakmadan yerine koydum.

"Kaç yaşındaydın?" diye sordum kısık bir sesle. Utanılacak bir şey yapmış gibi hissediyordum.

Kafasını kaldırıp bana baktı. Gözleri ifadesizdi ama çenesinin kasıldığını görebiliyordum. Özeline bu kadar girmek benide rahatsız etmişti.

"Üç,"

Yavaşça kafamı salladım. Rüyamdaki ses karanlıktan kulağıma doğru yaklaşıp acımasızca fısıldadı.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin