Bölüm 6

2.7K 242 63
                                    

Bölüme başlamadan önce söylemek istediğim bir iki şey var :) Aslında bunu en başta demeliydim, hikayenin ortasında bölmek istemezdim ama bölüm yüklemelerim hep dar zamanlara denk geliyor ben de bir türlü söyleyemiyorum.
Hikayeyi ben yazıyorum ancak Nazlı ve Selen adında iki betam var :) Imla ve mantık hatalarımı düzeltiyor Selen, Nazlı ise yazdıklarıma onay veriyor, bazen fikirlerini söylüyor ve beni yönlendiriyor. Bu hikaye bu kadar güzel ve akıcıysa onların emekleri büyük. Bunu söylemeliyim :)
Ikinci olarak ben hikayenin şu an çok ileri bölümlerini yazıyorum. Ve bir taraftan da Civil War'dan yeni sahneler, haberler geliyor. Ben cogunlukla bu haberleri duymadan yazmis oluyorum hikayeyi, ya da cok gec duymus oluyorum. Olur da hikayedeki bir seyle uyarsa (Scarlett Homecoming setinde goruldu soylentileri gibi, olur da Natasha Tony'i gercekten birakmamissa cok sevinirim, bundan haberim oldugunda ben hikayede cok ilerideydim ornegin) ayrica sevinirim, biriyle ayni dusunmusum demek ki derim :)
Ve ucuncu olarak yorumlariniz ve begenileriniz benim cok kiymetli, bunun icin cok tesekkur ederim.
Boldugum icin kusura bakmayin, iste yeni bolum;
~~

Parmakları "oto-pilot" tuşunu bulduğunda omuzları hafifçe gevşedi Steve'in. Koltuğunu çevirerek jetteki duruma baktı.

Scott, Steve'in verdiği telefonda kız arkadaşıyla konuşuyordu. Hope Bir Şey. Telefonu isterken dizdiği bir yığın cümle arasında kadının adını da söylemiş olmalıydı.

Wanda jetin koltuklarından birini arkaya yatırmıştı ve kendisi de üzerine uzanmıştı. Yüzü kireç gibiydi. Clint onun başında saçlarına dokunarak bir şeyler fısıldıyordu. Steve duymasa da bunların rahatlatıcı cümleler olduğuna emindi. Kimse tutsak edilmekten Wanda kadar etkilenmemişti, Natasha'nın da dediği gibi.

Ve Clint'in hapisten çıkar çıkmaz dediği ilk şey Natasha'yı görüp görmediği oldu. Steve şaşırsa da ne zaman gördüğünü kısaca söylerken yeniden ağzını açan Clint'in lafını kesmek zorunda kalmıştı. Sohbet etme zamanı değildi. Wakanda'ya ulaştıklarında konuşabilirlerdi.

Bakışlarını Sam'e çevirdiğinde göz göze geldiler. Esmer adam kollarını göğsünde birleştirmiş, ona bakıyordu. Bir şeyleri tarttığı belliydi ve sonunda aklındakini söyledi.

"Neden kostümünü giymedin?"

Clint de bu soruyla başını çevirip Steve'e bakarken sarışın adam yorgun bir ifadeyle cevapladı. "Gerek var mı? Oradaki herkesin benim kim olduğumu bildiğine eminim."

Sam kaşlarını kaldırarak güldü. "Cevabın bu olmasaydı bir problem olmadığını düşünebilirdim. Steve, sen iş üzerindeyken hep kostümünü giyersin. Bu ister SHIELD binası içinde olsun, ister bizim yanımızda, ister sokakta. Onun sadece bir kıyafet olmadığını hepimiz biliyoruz. Ve manevi değerlerinden bahsetmiyorum, kostüm seni koruyor. Ek olarak mühimmatını taşıyor ve... kalkanın nerede?"

"Eşyalarım Wakanda'da," dedi Steve her sorunun cevabı buymuş gibi bir ses tonuyla. "Bu akşam için gerek duymadım çünkü kimseyle karşı karşıya gelmeyecektim. Ve istediğim gibi de oldu, değil mi? Neden kostüme taktınız?"

Ellerini kaldıran Sam yanıtladı. "Takmadım, sordum. Sen alıngansan bilemeyeceğim."

"Natasha nereye gideceğini söyledi mi, Steve?" diye kendi aklına takılan soruyu sordu Clint.

"Fury'nin görev verdiğini ve Macaristan'a gideceğini söyledi."

"O iyidir," dedi Sam bir koltuğa oturarak. "Suçlu olan bizleriz, dostum."

Onu duymazlıktan gelen Clint yeniden konuştu. "Barnes nerede? İyi mi?"

"Wakanda'da. Yeniden uyutulmak istedi. Ben de izin verdim," diye cevapladı Steve durgun bir sesle.

All We Are (Stony&WinterWidow / After CW)Where stories live. Discover now