The Final Problem

4.7K 164 1.2K
                                    

Müsait olmayıp bölüme uzun süre ayıramayacaklar başlamasın bence :) Çok uzun bir bölüm oldu, tek seferde okumak isteyenler uygun anı beklerlerse daha çok tat alırlar muhtemelen :)

________________________________________________________

"Bunun için tartışacak mıyız?"

Bucky motorsikletin yanında durduğunda, güneş gözlüklerinin ardından hafifçe kalkan kaşlara baktı. Ardından kadına yaklaştığında geri çekilmemesinden cesaret alarak elini kaldırdı ve gözlüklerini hafifçe aşağı indirerek gözüne baktı. 

Natasha hala aynı ifadeyle kendisine bakıyordu. Gözü kıpkırmızıydı ve eskisi kadar olmasa da hala şişti. 

"Hydra'nın yapamadığını, motorsikletle keskin bir köşe dönerken yaşamak istemem. Motorsiklet kazasında ölmeyeceğim, Natalia." diye mırıldandı geri geçildiğinde, ek olarak sargılı bacağını da işaret ederek.

Natasha başını yana yatırdığında Bucky'nin gözleri hafifçe yaylanarak omuzlarından dökülen kızıl tutamlara kaydı. Bazen Natasha'nın saç tellerini bile kontrol ettiğini düşünmek zor değildi. 

Kimin mükemmel kızıl saçları mükemmel bir açıyla yaylanarak omzuna ya da yüzüne düşerdi? Bucky saçlarını kontrol edemeyen biri olarak bunu mucize olarak görmekte bir sakınca bulmuyordu.

Kendi saçları her zaman, her zaman, gözlerine giriyordu.

"Bunu tartışmayacağız, tabii ki," dedi Natasha sevimlikle. Bu Bucky'e bir kedinin sevimliliğini anımsattığında -saniyenin onda biri kadar süren ve ardından kanayan surat ya da ellerle sonuçlanan bir sevimlilik- gelecek cümleyi tahmin etmek zor olmadı. "Çünkü bir şeyi yapamayacağımı iddia ettin, neyi tartışabiliriz?"

Bucky gözlerini kısarak sonunda gözlüklerini geri ittiren kadına baktı. "Asla yapamayacağın şey inatlaşmadan dediğimi yapmak, değil mi?"

Natasha'nın kaşı gözlüğün arkasından yükseldi. "Bunu yemeyeceğim, Barnes."

"Anahtar, Romanova."

Genç kadın sakinlikle elini cebine soktu ve anahtarı çıkartıp Bucky'i geçerek motorsiklete bindi. "Şuradan otobüsler kalkıyor, yaşlı kadınlara vurmamaya çalış ve mümkünse metal elini gösterme, olur mu? Teknik olarak dışarıda olmaman gerekiyor da."

"Gerçekten mi?"

"Buraya kadar nasıl geldiysem, eve öyle dönebilirim, teşekkürler-" Natasha boşa dönen tekerin sesiyle arkasına döndü ve metal eliyle bir kuş tutarmışcasına rahat bir şekilde arka koltuktan tutarak tekeri birkaç santim kaldıran Bucky'e baktı. Genç adam hiç hareket etmemiş gibi aynı ifadeyle ona bakıyordu. "Gerçekten mi?"

"Korunmaktan nefret ettiğini biliyorum ama senin için daha kolay olacaksa kendi canımı kurtarmaya çalıştığımı varsay çünkü birkaç gün önce yürüyemeyen birine motorsiklet kullandırmayacağım."

Natasha omuzlarını gevşeterek önüne döndü ve tırnaklarını fren kolunda tıpırdattıktan sonra sakinlikle mırıldandı. "Korunmakla ilgili bir problemim yok, Yelena'ya gitme nedenlerimden biri arkamdan gelecek birilerinin olduğunu bilmemdi."

Bucky onun yüzünü izledi. Süper kahramanlar, uzaylılar, gelişmiş teknoloji, zamanında tüm imkansız denilen şeyleri şu an yaşamak ve de birine güvenmek, üstelik bu konuda haklı olduğunu keşfetmek.

Hangisi daha büyük mucize?

İnsanların sevgi kavramına inanılmaz bir düşkünlüğü olduğunu ve bunu bir sihir gibi gördüklerini, mucize olduğuna inandıklarını biliyordu genç adam. Ama güven? Güvenmek?

All We Are (Stony&WinterWidow / After CW)Where stories live. Discover now