Bölüm 7

2.5K 238 57
                                    

Clint genç kızın hala kendisine baktığını hissederek ona döndü. Düne nazaran daha iyiydi Wanda. Sıcak yüzünden genelde beline dökülen saçlarını topuz yapmıştı. Yanakları hafifçe renklenmişti ve gözleri parlıyordu. Clint'in yol boyunca saydığı şikayetlerden rahatsız olup olmadığını hiç belirtmemişti.

"Başlayalım mı?" diye gereksizce sordu T'Challa. Cevabı beklemeden de konuştu. "Öncelikle Bayan Romanoff'un gidişinin üstünden sadece iki gün geçtiğini hatırlatırım. Bu konuda herhangi bir şey yapmayı düşüyorsak biraz daha beklemeliyiz."

"Kostümler," dedi Sam kendi konuşmak istediği konuyu açarak. Natasha konusunda en az endişelenen oydu. Ya kadına çok güveniyordu, ya da diğerleri kadar önemsemiyordu. "Onları hiç alamayacağımızı söylemeyin bana. Kostümüme ihtiyacım var, Redwing'imi de geri istiyorum."

Wanda mırıldandı. "Çocuklaşma."

"Eee... Aslında Sam haklı," diye araya girdi Scott. "Hank kostümünü kaybettiğimi öğrenirse beni gebertebilir -ki kendisi Avengers'a bulaşmamam konusunda oldukça uyarmıştı." Bir an kaşlarını çattı. "Gerçi Bay Stark'a karşı geleceğimi ögrenince beni yollama konusunda oldukça hevesliydi. Her neyse, onun ruh haline akıl ermez. Şey, kızıyla çıktığımı da düşünürsek acaba-acaba ben Hank'le bozuşmasam mı? Hı?"

Wanda garip bir ifadeyle Scott'ı süzerken Sam iç geçirdi. En sabırlıları -her zamanki gibi- Steve sakince yanıtladı. "Kostümleriniz için üzgünüm. Bazılarınızın yeteneklerinin onlarla işlediğini biliyorum ancak bu kaçış hikayesinden sonra yeniden harekete geçmemiz biraz zor. Kostümleri isteyeceğimizi onlar da düşünmüştür, ek güvenlik önlemleri aldıklarından eminim ve nasıl bir yerde olduklarını da bilmiyoruz. Bu sefer içeriyi bilen bir Natasha da yok aramızda. Biraz bekleyelim." Şakağını kaşıdı. "Aslında ben daha fazla burada kalamayacağımızı düşünüyorum."

T'Challa itiraz etmek istese de Clint, Scott ve Sam'in aniden rahatlayan omuzları her şeyi açıkladı. Steve göstermeye çalıştığı kadar umursamıyor değildi demek ki, ne güzel.

Clint onu ve Wanda'yı süzdüğünde bunun nedenini anladı. Natasha burada olsa muhtemelen geç algılaması yüzünden gözlerini devirir, bu ajan kabiliyetiyle bu zamana kadar nasıl ayakta kaldığını sorardı. İtiraz etmiyordu Clint, hayatının önemli bir kısmını yara bere içinde geçiren bir ajan olarak hakkı yoktu da, farkındaydı. Ama ona göre bu işin eğlencesiydi. Hem önünde sonunda, geç de olsa, algılayabiliyordu.

Steve ve Wanda muhtemelen bu tepkiyi hak ettiklerini düşünüyorlardı. Clint düşünmüyordu. Steve ve Wanda muhtemelen halk rahat etsin diye gitmek istiyordu. Clint istemiyordu. Yani halk rahat etsin diye değil, kendisi buradan kurtulmak için gitmek istiyordu. Steve ve Wanda muhtemelen mızmızlanmaya hakları olmadığını düşünüyordu. Clint mızmızlanmak için ölüyordu.

"Nereye gidebileceğinizi düşünüyorsunuz?" diye sordu T'Challa herkesin düşüncelerini bölerek.

Sam omuz silkti. "Dışarıda herhangi bir yer. Amerika dışında her yer olabilir." Birden duraksadı. "117 ülke bizi aramıyordur umarım?"

"Hayır, yasal olarak Anlaşma'yı imzalamadığınız için suçlu değilsiniz," dedi T'Challa. "70 yıldır aranan bir seri katilin yeniden kaybolmasına yardım ettiniz. Bu da Amerika'nın problemi."

Clint sırf söylenmek için konuştu. "Bana kalırsa Rusya'dan da uzak durun."

Gözleri masada olan Steve, Clint'e baktı birden. Kaşları hafifçe çatılmıştı. "Natasha'nın ne dediğini söylemiştin?"

"Hangisi?"

"Eski bir arkadaş, KGB'dendi, değil mi? Ve tehdit oluşturuyordu, o harekete geçmeden Natasha etkisiz kılmak istemişti?" Clint başını salladığında Steve devam etti. "Natasha buradayken bana Winter Soldier'ın artık kendi başına olduğunu herkesin bildiğini ve onu ele geçirmek isteyeceklerini söyledi. Dünyada sadece Hydra yok, evet, dediği buydu."

All We Are (Stony&WinterWidow / After CW)Where stories live. Discover now