Bölüm 22

2.2K 186 22
                                    

Wanda ellerini şakaklarına bastırarak baş ağrısını dindirmeye çalışırken sessiz geceye minnettardı ancak esen rüzgar içini titretiyordu. Wakanda da ilk kez üşüdüğünü hissediyordu. Ellerini indirerek gözlerini açtı ve gecede parlayan sarı saçlara baktı.
Wakanda'nın sıcak kumlarının renginde olan saray, bu gece geniş balkonlarından birinde misafir ediyordu onları. Ya da sadece Steve'i misafir ediyordu, Wanda davetsizdi.

Ellerini krem ve altın rengine boyanmış süslü demirlere dayayan Steve dudaklarını kemirerek ormana bakıyordu. Wanda ne demesi gerektiğinden emin değildi çünkü bunu anlayabilecek durumda olduğunu zannetmiyordu. Genç olmasına rağmen sıradan bir insana göre çok fazla şey yaşamış olabilirdi. Ama bunlar Winter Soldier'ı anlamaya yeter miydi? Sanmıyordu.

Steve Winter Soldier'ı anlıyor muydu?

Öyle ya da böyle, anlayarak ya da anlamayarak, yarın günün ilk ışıklarıyla uyandırılacaktı Barnes. Ağzından çıkacak her kelime kendileri için bir cevap olabilirdi, bu insanı rahatlatan bir gelişmeydi ancak bir de sonrası vardı.

Wanda Winter Soldier'ı tanımıyordu. Bucky Barnes'ı da tanımıyordu ve anlamaya çalışmıyordu da. Sadece... bir insanı öylece yeniden donduracaklarını düşünmek biraz... kötü hissettiriyordu. Ve bu sefer kendisi de işin içindeydi çünkü bu takımın bir parçasıydı. Artık Avengers'tan ziyade... Natasha'yı kurtarmak için bir arada duran bir grup garip kişilerdi. Bu yüzden Barnes'ı yeniden donduracaklarsa, bunu kendisi de yapacaktı.

Steve'i ya da Winter Soldier'ı anlamaya ihtiyacı yoktu, kendi yapacağı işin manevi ağırlığı kendisine yeterdi.

Sessizce yeniden titredi ve kollarını etrafına sardı. Steve orada olduğunu biliyor muydu emin değildi, herhangi bir tepki vermemişti. Konuşmak istedi. Yapması gerekeni bulmak için başkalarının ne yapacağını sorguladı ve aklına yalnızca Natasha geldi. Kendisine bir çok şey söylenmiş olabilirdi, kendinden korkmamasını, güçlü olmasını, kendine güvenmesini, kontrollü olmasını... Ancak kendine tüm bunlar için bir örnek ararsa, takımdaki diğer kadın canlanıyordu aklında. Geçen yıl yine Wakanda'da yaşanan tatsız olayda anılarını gördükten sonra bir şekilde hayranlık duyduğu diğer kadın. Kendisinin olması gerektiği gibi duran kadın.

Natasha konuşurdu. Ama Wanda onun kadar deneyimli değildi. Üstelik Natasha insanları tanıma konusunda da uzmandı. Oyda genç kız şu an Steve'in tam olarak ne düşündüğünden emin bile değildi.

Gözlerine giren saçlarını yüzünden çektı ve hareketlenerek balkonu terk etti. Yine bir şeyi başaramamış gibi hissediyordu. Hızlı adımlarla daha önce kaldığı misafir odalarına ilerlerken Prenses Shuri'yle karşılaştı.

Ne yapması gerektiğini bilmeyerek durdu ve Steve'i düşündü. Ardından hafif bir baş selamıyla yetindi.
Prenses Shuri'nin yeşil gözleri onun yüzünü inceledi. "Iyi misiniz Bayan Romanoff-"

"Maximoff." diye düzeltti kız hızlıca. Bir an lafını kestiği için edepsizlik edip etmediğini düşünse de devam etti. "Adım Wanda Maximoff."

"Afedersin, karıştırdım."

Wanda onun özür dilemesine şaşırsa da Natasha'dan aldığı eğitimle bunu gizlemeyi başardı.

"Kral T'Challa'nın yanından mı geliyorsunuz? Onu arıyordum." diye sordu Shuri.

Ani nezaketin nereden geldiğini bilmeyen Wanda başını iki yana salladı. "Bay Stark Kral T'Challa ile özel olarak görüşmek istemişti, nerede olduklarını bilmiyorum."

"Arkadaşlarınız odalarında mı?"

"Clint, Sam ve Scott, evet. Steve bu taraftaki balkondaydı ve Peter'dan haberim yok. Genç oğlan, geveze olan." diye ekledi.

All We Are (Stony&WinterWidow / After CW)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz