Bölüm 42 - "Beloved"

2.6K 161 210
                                    

Wanda yatağın ayak ucuna oturmuş, bir bacağını altına almış, çarşaflara yasladığı sol eline yüklenerek Natasha'yı izlerken kızıl kadın iç geçirdi.

"Ve Tony size hiçbir şey demedi."

"Dedi ama biz ne hali varsa görsün istedik- tabii ki de bir şey demedi, Natasha, sence deseydi ne olurdu?"

Natasha Sam'e ters bir bakış yollayıp ayakta dikilen Steve'e döndü. "Sen beni aradığında, -Sibirya'daki Hydra üssünde olanlardan sonra- ben havalimanındaydım. T'Challa'nın Ross'a sizin tarafınızda olduğumu, daha doğrusu kaçmanıza yardım ettiğimi söylemediğini biliyordum.* Ancak hala söyleyebileceği ihtimali de vardı."

"Kaçıyor muydun?" diye sordu Wanda.

"Hayır, Nick görev vermişti ve Macaristan'a gidiyordum. Ancak Steve arayınca iş aksadı ben de Nick'ten jet istedim."

"Ve görev neydi?"

"Anlatıyorum Parker, bir saniye. Bu ağrı kesicilerin dozundan haberin var mı senin?"

"1.1 mg OxyContin, Opoids ağrı kesiciler sınıfında olduğu için içeriğinde ciddi miktarda morfin ve afyon türevi maddeler bulunuyor, bu yüzden bağımlılık yapan ağrı kesiciler-"

"Biliyorum desen yeterdi." dedi Clint araya girerek.

"Şey," diye mırıldandı Peter. "Biliyorum."

Sam gözlerini devirerek yeniden kadına döndüğünde Natasha devam etti. "Nick beni AIM için görevlendirdi, bir süredir izliyordu ve Killian'ın bilincinin yaşadığını öğrendiğinde müdahale etmemiz gerektiğini düşündü. Eh, herkes biraz meşguldü. Ben de kabul ettim, zaten tüm bu kargaşanın içinde durabileceğimi zannetmiyordum."

"Bana Raft'ta Belova'nın tehdit oluşturduğunu söyledin?"

"Evet," diye onayladı Natasha. "Ben... Ben Barnes'ın nerede olduğunu biliyordum. Viyana patlamasından önce. Triskelion olayından sonra takip etmemiz gerekiyordu, gözden kaçırabileceğimiz biri değildi, Steve ve onu herkes isterdi. Mükemmel suikastçi, süper katil, hayalet... Gözetmek zorundaydık-"

"Neden siz, Nat?" dedi Steve, kızgınlıktan eser taşımayan yorgun ses tonuyla. "Biz bir ekiptik, her şeyden önce onu deli gibi aradığımı biliyordun."

Natasha hafifçe başını salladı. "Steve, sen Bucky'i arıyordun ve o Bucky değildi. Seni araştırıyordu, kendisini araştırıyordu, Avengers'ı araştırıyordu. Bunu başında 'sen Bucky'sin' diye direten biri olmadan daha sağlıklı yapacağını düşündüm."

"Üç yıl." dedi Sam kaşlarını kaldırarak.

"Üç yıl, evet. Yine de hala seni reddetmiyor muydu, seni neden kurtardığını bilmediğini söylemedi mi?"

Steve kaşlarını çattı. "Sen nereden-"

"Steve, sen Bucky'i tanıyorsun. Ben onu tanıyorum." Sarışın adam ona bakarken Natasha gözlerini Sam'e çevirerek devam etti. "Üç yıl malesef boş durmadı. Bildiği Hydra üstlerini tek tek, kendi başına temizlemeye başladı. Ben de -bazen- gizlice yardım ettim. Her halükarda, her şeyi hatırlasa dahi, beni hatırlamayacağından emindim."

"Ama," dedi Wanda. "Onu nasıl buldun? Nasıl takip ettin? Hayalet olayı?"

Natasha omuz silkmenin canını yakacağını bilerek tek kaşını kaldırdı. "Bazen, öğrenci öğretmenini geçer. Öncesinden farklı olarak artık özgürdü. Ve tabii, ben bulabiliyorsam başkaları da bulabilirdi. Bu düşünceye o zaman daha çok kapılmıştım. Viyana olayı patlak verdiğinde, korkmakta haklı olduğumu kanıtladım. Onun yapmadığını biliyordum çünkü nerede olduğunu biliyordum. Ve olay büyüktü. Birisi Winter Soldier'ı istemiyordu, birisi onu açığa çıkarmıştı. Kendi elini kirletmeden onu yakalamıştı. Nick bana Belova'nın AIM içinde olduğunu söylemişti, biliyordum. Ve o da aynı zaman içerisinde ortadan kaybolarak izini kaybettirmişti. Nick onun nereye kaybolduğunu bulmaya çalışırken ben bildiğimi düşündüm. Çünkü sürekli bunu soruyorduk, 'biri Barnes'ın kulağına kelimeleri fısıldarsa ne olacak?' Sanırım Hydra'dan geriye kalanlar da AIM içinde koğuşlanmışken bunu başkasının yapacağını düşünmedim. Ve tabii ki bu iş için en uygun kişi Yelena olurdu."

All We Are (Stony&WinterWidow / After CW)Kde žijí příběhy. Začni objevovat