Bölüm 35 "Ready"

2.4K 166 423
                                    

"Iyi misin?" diye sordu tekrar Shuri, ayakta duran Bucky'nin dirseğini destekleyerek.

Metal kolunu inceleyen genç adam mırıldandı. "Çok hafif."

"Evet," dedi prenses gururla. "Umarım çabuk alışırsın çünkü pek vaktin yok."

"Tuhaf."

"Hayır, mükemmel."

Bucky gülümseyerek sonunda gözlerini yeni kolundan ayırdı. "Evet, öyle. Teşekkür ederim."

"Benim için zevkti. Gidelim mi?"

Genç adam başını sallayarak onayladığında ikisi de kapıya yöneldi.

"Kavga bitmiş gibi gözüküyor." dedi Shuri, merdivenleri çıkarken. Barnes yanıt vermediğinde ona baktı ancak üstelemeyerek yeniliklere alışan genç adama alan tanıdı.

Bucky dalgınca metal parmaklarını izleyemeye devam ederken etrafının da farkında olarak merdivenleri çıkmaya devam etti.

Yaşadığı son güzel anın bir trenin tepesine inmek olduğunu düşünmüştü. Güzeldi çünkü eğlenceliydi. Birkaç dakika sonra yüzlerce metre yükseklikten düşecekmiş gibi hissettirmiyordu. Her an düşecekmişsin gibiydi. Ve eh, bu da eğlencenin kendisi değil miydi?

Aptal bir hız treni macerasının intikamı olduğunu da zannediyordu aynı zamanda. Steve o gün lunaparkta Bucky'nin zorla bindirdiği trenden indikten sonra kusmuştu. En azından Bucky gerçek trenin üstünde giderken hala eğlenebiliyordu.

Steve kusmuştu ama Bucky Barnes ölmüştü.

Düşerken, Steve'in kıpkırmızı olan suratını izlerken, düşündüğü şey şimdi komik geliyordu.

Artık arkadaşına göz kulak olamayacaktı.

Kaptan Amerika'nın buna ihtiyacı yok muydu? Hayır, hayır, Bucky onun ne kadar zayıf biri olduğunu biliyordu. Ve birkaç aylığına ortadan kaybolduğunda Kaptan Amerika olan adam, kendisi yokken nelere bulaşırdı, aklı yetmiyordu.

Steve artık Bucky'nin iki yumruk sallayarak defedemeyeceğı bir tehlikedeydi. Askerdi, ordu yönetiyordu ve bunu seviyordu. Birkaç sokak serserisi değildi artık düşman. Ve Bucky panik olmadan edemiyordu. Onu takip etmek dışında ne yapabilirdi ki?

Ve haksız çıkmış sayılmazdı değil mi? Kendisi buza çakıldıktan iki yıl sonra o da kendini buza çakmamış mıydı?

Tesadüfler komikti. Yolun sonu onlar için buzdu demek.

Son güzel anı, bu değildi demek.

Gözlerini metalden çekerek önüne baktı ve kendini düzeltti. Bu Bucky Barnes'ın son güzel anısıydı. Kadınlarla flört etmeyi seven, eğlenceli, tabii ki yakışıklı ve aptal bir fırında çalışarak hayatını geçiren.

Diğeri Winter Soldier'ın anılarıydı. Natalia Romanova Bucky Barnes'ı tanımıyordu. Natalia Romanova Bucky Barnes'ı tanısa muhtemelen sevmezdi de. Barnes sıcak kanlıydı ve kadınlarla ilgili bildiği en iyi şey aptal flört cümleleriydi. Romanova sevmeyi bırak, muhtemelen nefret ederdi ondan.

Geniş koridora çıktıklarında, düşüncelerine netlik kazandırdı.

Natalia Romanova Winter Soldier'ı seviyordu. Ve kendisi Winter Soldier'dan nefret ediyordu. Bucky olduğunu söylemek kolaydı ama artık Brooklyn'li o aptal çocuk değildi.

Şükür ki, Winter Soldier da değildi.

Anılar üzerinde düşünmenin bir anlamı yoktu.

Peki neden sevilmiş olmak göğsünü sıkıştırıyordu?

All We Are (Stony&WinterWidow / After CW)Where stories live. Discover now