Bölüm 45 - "The Endgame"

2.9K 182 416
                                    

Steve gözlerini açtığında, mavi suyun derinliklerindeydi.

Yine mi?

Kollarını çırparak hareket etmeye çalıştı ve etrafına baktı. Sonsuz mavilik, sadece su...

Panik, göğsünde ateş gibi yanarken 'nasıl nefes alacağım' ilk düşüncesi oldu. Kaç dakikadır buradaydı? Birazdan nefes alması gerekecekti.

Süper asker serumu, ona normal bir insandan çok daha uzun süre nefesini tutma lüksünü bahşediyordu ancak Steve nefes almalıydı. Nefes alması gerekiyordu.

Saniyenin onda biri kadar sürede aklından geçen 'soğuk olması gerekmiyor mu' düşüncesi, beraberinde tenini bıçak gibi kesen soğuk hissini getirdi.

Su şimdi yer yer beyazdı ve buz kristalleri yüzeyi kapatıyordu.

Nefes, diye düşündü sadece. Nefes...

Kırmızı-sarı bir şey suda yukarıdan aşağı doğru süzülürken Steve oraya döndü. Kolları birer ton yük çekiyormuş gibi yavaş hareket ediyordu ve bacakları donmuş olmalıydı. Hissetmiyordu.

Feci derece tanıdık bir his...

Siyah tşört ve siyah pantolonlu figürü fark ettiğinde korku hissi beynini uyuşturdu. Neden buradaydı, nasıl buradaydı...

Beyninde kırmızı ve sarı yanyana başka kimi simgeleyebilirdi ki zaten? Zırhının üzerinde olmasına bile gerek yoktu renkler için...

Seslenmek için dudaklarını aralayacak kadar panik olduğunda, su ağzını doldurdu. Soğuğu bu sefer iliklerine kadar hissederken hareket etmeye çalıştı.

Tony'nin suileti süzülerek aşağı inmeye devam etti ve Steve hissetmediği kollarını çırpmaya çalıştı.

Gitme, diye düşündü sadece. Gitme, gitme, gitme, gitme...

Yine değil, lütfen.

Hayatını kaybettiği insanlara öylece bakarak geçiremezdi, özellikle onu kaybettiğini izleyerek...

Soğuk suya karşı savaşırken yenilgiyi hissediyordu. Ne kadar çabalarsa çabalasın ulaşamayacağı bir şey için uğraştığını biliyordu.

Gitme, onun için değil miydi? Kendisinin beceremediği şey karşısında, ondan beklediği değil miydi?

Gitme, çünkü Steve zaten uzanamıyordu.

Tony ışığın vurmadığı derinlere doğru sırt üstü süzülmeye devam ederken Steve çırpınmayı bırakarak kendini saldı. Yine başaramayacaktı.

Önemli değil, demişti daha önce. Önemli değil, birazdan ben de seninle olacağım.

________________________________________________________

"Kaptan Rogers-"

Steve irkilerek uyandığında yüzünü gömdüğü yastığın nefes almasını engellemesiyle panik olarak dikleşirken Friday devam etti.

"Kaptan Rogers, acil bir durum- Kaptan Rogers?"

Steve nefes alamıyordu.

Yastık yüzünden ya da rüya -kabus- yüzünden değildi, nefes alamıyordu.

"Bay Barnes'ı çağırmamı ister misiniz? Kaptan Rogers beni duyuyor musunuz?"

Steve gömleğinin yakasını çekiştirirken gözlerini kapattı. Rüya, sadece rüya, suda değilsin, buzda değilsin, nefes alabiliyorsun, orada değilsin-

All We Are (Stony&WinterWidow / After CW)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora