İKİNCİ BÖLÜM

4.7K 398 52
                                    



                              İKİNCİ BÖLÜM

MİNE

"Lütfen Ela'cığım, hiç öyle düşünme.Rahatsızlık ne demek...Aslında tam tersi, ben sana teşekkür etmeliyim.Güvenilir bir ev arkadaşı bulmak o kadar zor ki...Her ne kadar tanımıyorsam da, senin bunca yıllık ev arkadaşından iyisini mi bulacağım?Üstelik tam zamanında aradın, çünkü bugün işe kabul edildiğimi haber verdiler ve böylece İstanbul'da kalmam kesinleşmiş oldu."

"Çok sevindim Mine.Tebrik ediyorum arkadaşım, hayırlı olsun.Selvi'ye gelince, onu seveceğinden eminim.O da bugünlerde Ankara'dan dönecek zaten.Hep birlikte sana geliriz, tanışıp, konuşursunuz.Hem bana işini de anlatırsın, olur mu?"

"Anlaştık canım.Haberleşiriz öyleyse.Sen iyi olduğundan eminsin, değil mi?"diye kaygıyla üsteledim.

"İyiyim Mine.Aslına bakarsan, rahatladım diyebilirim.Kötü de olsa, en azından her şey bir sonuca ulaştı.Bekleyiş daha yıpratıcıydı sanki..."

"Haklısın tabi.Bazen kötü haber, habersizlikten iyidir.Neyse, yorgunsundur sen, daha fazla tutmayayım da dinlen.İyi geceler hayatım."

"Sana da Mine'ciğim.Görüşürüz."

Ela'nın melodik sesi heyecanlı geliyordu, halbuki anladığım kadarıyla oldukça zor bir gün geçirmişti.Adana'daki evlerinde babasıyla kötü bir tartışma yaşamış, annesi de kızının tarafında durunca, ipler kopmuş ve Ela, erkek kardeşi ve annesi evi terk etmişlerdi.Yine kendilerinin olan ve Ela okuduğu sürece bir arkadaşıyla oturdukları İstanbul'daki eve hep beraber yerleşmişlerdi, bu yüzden de Ela telaşla ev arkadaşı için kiralık ev derdine düşmüştü.

Diğer yandan benim ev arkadaşım olan Dicle düğün hazırlığı içindeydi ve birkaç gün önce eşyalarını, evlenince oturacağı eve taşımıştı.Zaten Ela'yı da Dicle vasıtasıyla tanımıştım.Çünkü ikisi de bu sene konservatuarın piyano bölümünü bitirmişler ve aynı zamanda "Horizon" adlı müzik grubunda Dicle piyano, Ela ise keman olmak üzere birlikte müzik yapıyorlardı.Bir kaç hafta önce Ela beni aramış ve bazı psikolojik sorunları konusunda yardımımı istemişti.Yıllar önce yaşadığı ve hala zihnine işkence eden bir taciz olayını, ayrıca babasıyla olan problemli ilişkilerini tüm açıklığı ile dürüstçe anlatmış, ben de bu sorunlarla baş edebilmesi için elimden gelen çabayı göstermiştim.Çok samimi ve cesur bir kızdı ve ondan hoşlanmıştım.Görüşmelerimizden de iki güzel sonuç çıkmıştı: Ela'ya gerçekten faydam dokunmuştu ve sağlam bir dostluğun temellerini atmıştık.

Doğrusu Dicle taşındığında, tekrar ev arkadaşı arasam mı diye kafa patlatmış, henüz karar verememiştim.Hem zaten annemler de artık Muğla'ya dönmemi, veya hiç olmazsa İzmir'de iş bakmamı istemişlerdi, ama ben İstanbul'u seviyordum ve burada bir çok arkadaş edinmiştim, üstelik Berk de burada kalacaktı.Berk benim bir nevi erkek arkadaşımdı.Bir nevi diyorum, çünkü öyle vıcık vıcık bir aşk ilişkimiz yoktu.Birkaç öpücüğün süslediği, daha çok platonik takılma gibi bir şeydi.Arkadaşlarla toplandığımızda bir çift gibi görünüyorduk, ara sıra sinemaya veya sergiye giderdik,ama neredeyse hepsi bu kadardı.İlk zamanlar Berk çok üstüme düşmüştü, ama ben resti çekmiş ve öyle derinlemesine ilişkilerle şimdilik ilgilenmediğimi kesin bir dille belirtmiştim.Hem zaten planlarımızda da , bir çok konuya bakış açımızda da hiç benzerlik yoktu.Mesela Berk uzman psikolog olmayı kafaya takmıştı ve bu şekilde özel muayenehanesini açıp, zengin müşterilere, pardon, danışanlara hizmet vermeyi düşünüyordu.İşte bu yüzden akademik kariyerine devam edip, yüksek lisans yapmak üzere o da Bursa'ya dönmeyip, İstanbul'da yaşamaya devam edecekti şimdilik.Berk bazen benim idealist hedeflerimle dalga geçer ve beni kızdırmayı başarırdı, ama genelde son derece eğlenceli ve iyi huylu çocuktu ve ilişkimiz gayet rahat ve problemsizdi.

KARANLIKTAN ÇIK ! ("YÖRÜNGE" SERİSİ 2) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now