DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.3K 411 64
                                    



    SEVGİLİ ARKADAŞLARIM,

SON YILLARDA CİDDİ ANLAMDA ARTIŞ GÖSTEREN TACİZ VE TECAVÜZ OLAYLARI, EMİNİM HEPİMİZİ DEHŞETE DÜŞÜRÜYORDUR.AYNI ŞEKİLDE PEŞPEŞE ÇIKARILMAYA ÇALIŞILAN VE SAPIKLARA HAFİFLETİCİ CEZALAR ÖNGÖREN YASALARI ÇARESİZ BİR ÖFKEYLE İZLİYORUZ.

İŞTE TAM DA BU YÜZDEN, HER NE KADAR YAZDIĞIM HİKAYE ROMANTİK OLSA DA, BU KONULARA İLGİSİZ KALAMIYORUM VE KENDİMCE TEPKİ VERMEK ADINA,BU AĞIR VE YIKICI SUÇLARA DEĞİNİP, BİR KERE DAHA VİCDANLARA SESLENMEDEN YAPAMIYORUM.VE UMUYORUM Kİ,AYDINLIK YARINLARIMIZ ADINA,OLGUNLAŞAN ORTAK BİR TEPKİ, BİR ÇOK TRAJEDİYİ ÖNLEYECEKTİR.

ANLAYIŞINIZA SIĞINIP, DÜŞÜNCELERİMİ PAYLAŞMADAN EDEMEDİM.

BU BÖLÜMÜ BİRAZ AĞIR VE SIKICI BULABİLİRSİNİZ, AMA GELİŞECEK OLAYLAR AÇISINDAN GEREKLİ OLDUĞU BİLGİSİYLE, BİRAZ SABIR VE HOŞGÖRÜ DİLİYORUM SİZDEN.BİR DAHAKİ BÖLÜMÜN ÇOK DAHA HOŞ OLACAĞININ SÖZÜNÜ DE ŞİMDİDEN VERİYORUM.

NOT: MULTİMEDYAYI İZLEMENİZİ ÖNERİYORUM...

HEPİNİZİ KUCAKLIYORUM.SEVGİLER



DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

MİNE

"Hadi anne gel, Çiçek'e mama ver."diye eteğimi çekiştiren yaramaza gülümseyerek itaat ettim.Zaten ona hiç kıyamazdım, bal rengi gözleri, kumral kıvır kıvır ipek saçlarıyla inanılmaz tatlı bir şeydi.Bez bebeği kucağıma alıp:

"Tamam Ece.Ben şimdi Çiçek'in karnını doyururum, ama sen de bana Mine abla, ya da sadece abla diyeceksin artık.Anlaştık mı?"

Dört buçuk yaşındaki Ece, buradaki çoğu çocuk gibi her kadına "anne", her erkeğe de "baba" diyordu.Bu belki de geleneksel bir durumdu ve çocukların doğal ihtiyaçlarından kaynaklanıyordu, ama ben, bu konuda onları teşvik eden yuva personelinin aksine, bu ortak hitapları onaylamıyordum.Bana göre çocuklar şimdiden kimin kim olduğunu kafalarında netleştirmeliydiler.Aile içinde büyüselerdi, komşu teyzeye "anne" diyemeyeceklerine göre, burada da en azından isimlerimizi öğrenmeliydiler, mantıklı ve sağlıklı olan buydu.Zaten bir hafta önce müdür Nasuh beyin izniyle personele kısa bir konferans vermiştim.Daha çok yeniydim ve onların gözünde acemi çaylak ve ukala gibi görülme riskini göze alarak, görevim olduğunu düşündüğüm bazı bilgilendirmeleri yine de iletmek zorunda hissetmiştim kendimi.Ayrıca, çocuklarla çalışırken, onların öğrenme problemlerini,uyum sorunlarını veya güvensizlik, saldırganlık gibi durumlarda ve özellikle davranışlarında gözlemledikleri ani değişimlerle mutlaka yakından ilgilenmelerini, ya da bana göndermelerini rica etmiştim.Neyse ki olumsuz tepkiler almadan toplantıyı tamamlayabilmiştim.

İşe başlayalı yaklaşık bir buçuk ay oluyordu.Bana nohut oda misali,küçücük bir ofis tahsis edilmişti ve içeriye masa, iki sandalye ve bir evrak dolabı ancak sığmıştı, ama en azından bu şekilde çocuklarla teke tek görüşmeler yapabilmem mümkün olmuştu.

İlk iş olarak kırk iki dosyayı teker teker incelemiştim.Ve neredeyse her birinin ayrı bir dram içerdiğine esefle tanıklık etmiştim.Çocuklardan sadece on biri daha bebekken caminin, karakolun veya kurumun önüne bırakılan gerçek kimsesizlerdi.Geri kalanların hikayeleri ise farklı bir şekilde yürek burkuyordu.Ailesini kazada kaybeden ve bakımını üstlenen kimsesi olmayan,geçimsizlik veya parasızlık yüzünden buraya çaresiz veya sorumsuz anne babaların bıraktığı,üvey baba veya anne tarafından istenmeyen, ebeveynlerinden şiddet görüp, sosyal hizmetler kurumunun alıkoyup, buraya yerleştirdiği çocuklardı çoğu.

KARANLIKTAN ÇIK ! ("YÖRÜNGE" SERİSİ 2) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now