OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

2.8K 384 97
                                    


KADİR GECENİZ MÜBAREK OLSUN ARKADAŞLAR!

TÜM DUALARINIZIN KABUL OLMASINI DİLİYORUM. 

KEYİFLİ OKUMALAR!


                     OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ON BEŞ YIL ÖNCE

Küçücük oğlanı defalarca havaya fırlatıyor ve her seferinde çin çin öten kahkahasının tadına varmaya çalışıyordu.Miniğin esmerliği kendisine çekmişti,ama gözleri aynı karısınınkiler gibi biraz solgunca bir mavilikteydi.Bebeğin kıkırtıları o kadar tatlıydı ki,kendini tutamıyor,yeniden ve yeniden onu yükseğe fırlatıp,yakaladıkça da pürüzsüz yanaklarından öpüyordu.

Adam kimbilir kaçıncıdır bu rüyayı görüyordu ve bütün bunların gerçek olmadığını artık rüyasında bile hissediyordu sanki.Çocuğun bulaşıcı neşesinin tam anlamıyla içinde yankılanamamasının nedeni de buydu herhalde.

Mümtaz ustanın hiç çocuğu olmamıştı.Karısı Adile'yle yıllarca umutlarını kaybetmemişler ve sabırla her çareyi denemişlerdi.Ama allah nasip etmemişti işte.Sonunda pes edip,konu komşunun çocuklarını sevmekle yetinmeye karar vermişlerdi.Yine de adamın çocuk özlemi bu yaşta bile rüyalarına giriyordu.

Usta sessiz sakin bir adamdı,ama adil kişiliği ve sağlam duruşuyla mahallelinin saygısını kazanmış bir esnaftı.Neredeyse gözünü açtığından beri dededen kalma taş fırında,ya da eski adıyla kara fırında babasına yardım etmiş,ortaokulu bitirince de tam gün çalışmaya başlamıştı.İşini seviyordu."Nur nimet"dediği ekmeği yapıp,insanları doyurmak,ona göre son derece hayırlı bir işti.Her yıl Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk günlerinde pişirdiği ekmeği parasız dağıtır:"Hiç kimse,hiç olmazsa bayramlarda aç kalmamalı."derdi.Zaten diğer zamanlarda da sık sık gerçekten başı darda olanların veresiyelerini siler,ancak onun bu iyi niyetinden faydalanmak isteyen bazı açıkgözlere de asla kanmazdı.Fırında genelde iki yardımcı çalıştırırdı.Elemanlarına cömert davranır,ama onların çalışkan ve güvenilir olmalarını da beklerdi elbette.

Şimdiki işçilerinin ikisi de gençti.Yirmi iki yaşındaki Veysel askere gitmeden önce de onun yanında çalışmıştı.Şimdi de vatani görevinden döneli dört ay olmuş ve artık nişanlısıyla evlenebilmek için para biriktirmek için uğraşan ciddi bir genç adam olup çıkmıştı. Murat ise daha on sekizindeydi, biraz aklı havada,çokça da kız peşinde koşan,ama iyi huylu ve işini düzgün yapmaya çalışan bir çocuktu.

Mümtaz usta ikisini de severdi.Eh, kendisinin de gençliğinde birkaç deli dolu yılı olmuştu,ama askerlik dönüşü görüp,vurulduğu Adile'siyle evlendikten sonra durulmuş,örnek bir aile reisi olmuştu.Dindiremedikleri evlat özlemi onları birbirinden koparmamış,aksine daha bir kenetlenmiş ve gül gibi geçinip,bu günlere gelmişlerdi.

Aslında ustanın şimdiki gibi fırında kalıp,un deposundaki tek kişilik sedirde uyuyakalması bir istisnaydı.Adam her geceyarısı buraya gelip,hamur yoğurma makinasını çalıştırır ve bir saat mayalanma süresinin sonunda ekmekleri kendi eliyle şekillendirip,pişirirdi.Saat üç gibi ekmekler çıtır çıtır tezgahın üzerinde hazır bekler ve fırıncı evine gidip,kafayı vurur ve tekrar işe gelmesi gerektiği öğlene kadar uyurdu. Sabaha karşı beşe doğru gelen işçilerden biri,ekmekleri kasalara doldurup,eski kamyonetle dağıtıma giderdi.

Ne var ki,Veysel iki gündür gripten yatıyordu ve Mümtaz usta vaktinin çoğunu fırında geçirmek zorunda kalmıştı.İşte bu yüzden kestirebilmek için her fırsatı değerlendirerek,bu iki üç saatlik molada da evine gitmeyip,depodaki daracık yatağa kıvrılıvermişti.

KARANLIKTAN ÇIK ! ("YÖRÜNGE" SERİSİ 2) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now