YİRMİNCİ BÖLÜM

4.2K 431 163
                                    


                                           KIZLAR!!!!

                       KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN!!!!!

                           VE HER GÜN 8 MART OLSUN!!!!

                                         SEVGİLER!!!!!


                                  YİRMİNCİ BÖLÜM

CEMİL

"Keşke her zaman önceliğin olsam...böyle... elimi tutsan...beni...öpsen..."

Çoktan kapanmış göz kapaklarından, kızın uykuya daldığı veya dalmak üzere olduğu belliydi.Zor duyulan, fısıltı halinde kesik kesik sarf ettiği sözleri, belli ki bilinçli olarak söylemiyordu, ya sesli düşündüğünün farkında değildi, ya da rüya alemine geçmişti bile.

Tanrım, bu yaralı kuşun bana neler yaptığını tahmin bile edemediği ortadaydı.Kendimi her zaman o denli kontrol altında tutuyordum ki, edemezdi de zaten.Gerçeğin yanından bile geçemezdi.Onunla konuştuğum ilk andan itibaren kalbimin yeniden çarpmaya başladığını, o toz mavisi gözlerle buluştuğum ilk saniyeden beri, aklımdan hiç çıkmadıklarını, ona ulaşabilmek için türlü bahaneler ürettiğimi, ona olan yakıcı ihtiyacım konusunda kendime bile yalan söylediğimi asla bilemezdi.

Ama bu sabah olanlar her şeyi değiştirmişti.Fevzi'nin:"Cemil bey, bir araba Mine hanıma kasıtlı olarak çarptı.Onu hastaneye götürüyorum, yaralı ve baygın."demesiyle, neredeyse nefes almayı bırakmıştım.Dünyam bir anda sadece Mine'ye ulaşmakla sınırlanmış, kendime başka bir şey düşünme izni vermemiştim.

Hastaneye nasıl vardığımı hatırlamıyordum bile, ama Mine'nin sedyedeki hali bacaklarımdaki dermanın kesilmesine ve neredeyse yere yığılacak duruma gelmeme neden olmuştu. Onu öyle yara bere ve kanlar içerisinde gördüğüm an, pes etmiştim.Kendimi kandırmaktan, ona mesafeli durma çabamdan, arkadaşlık masalından ve tüm o saçma sakıncalarımdan vazgeçmiş, kendimle olan mücadeleyi bırakmıştım.Gerçek, tüm tartışılmazlığı ile tam gözümün önünde, aynı zamanda en derinlerimin içinde, dayatmacı bir şekilde karşıma dikilmiş ve ölüm tehlikesinin uyarı çığlıklarıyla beni temkinli uyuşukluğumdan şimşek hızıyla ayıltmıştı. Ben bu kıza aşıktım!Hem de öyle böyle değil.Onu kaybetme olasılığı beni çılgına çevirmiş, neredeyse aklımı yitirmeme neden olmuştu.O korkunç belirsizlik dakikalarında, onun olmadığı bir dünyayı hayal bile edemeyeceğimi fark etmiştim.Gözümün önünde sadece anlamsız ve kapkara bir boşluk canlanmıştı.Yıllar yılı verimsizlikten kupkuru çatlamış kalbim, ateş fırtınası misali içine dolan duygularla, tüm bentlerini yerle bir etmiş, içinde, edebileceğimden bile habersiz olduğum kocaman bir sevgi duasına yer açmıştı: "Allahım, kıymetlimi esirge, onu bana bağışla."

Bana sonsuzluk gibi gelen, ölüp ölüp dirilerek beklediğim bir buçuk saatin sonunda, sargılar içerisindeki Mine'yi sedyeyle normal bir odaya aldıklarında, doktorunu sıkı bir sorguya çekmiş, hayati tehlikenin olmadığına zorlukla ikna olmuştum.Yine de, onun benim yüzümden acı çekeceği düşüncesi içimi paralıyor, suçlulukla kıvranmama neden oluyordu.

O ışıltılı hayat enerjisine kendi uğursuz gölgemin düşmesi beni derinden kahrediyordu, ama artık ondan uzak kalamayacağımın bilinciyle, beni affetmesini umarak, bir an önce onu görmek için hızla odasına daldım.

Solgun ve kırılgan görünüyordu, yüzü acıyla kasılmıştı, ama benim cesur kızım ağlamıyordu bile.Ve ondan af dilediğimde, beni teselli edecek kadar güçlüydü.Hala işe gitmekten ve sorumluluklarından bahsediyor, ailesini telaşlandırmaktan kaçınıyor ve beni işimden alıkoymaktan çekiniyordu.Bir insan bu kadar fedakar ve bencillikten uzak olabilir miydi...Nasıl bir hazine bulmuştum ben...

KARANLIKTAN ÇIK ! ("YÖRÜNGE" SERİSİ 2) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin