Bölüm Altı - Dirayet

362K 24.6K 34.3K
                                    

Veee nihayet yeni bölüm geldi dediğinizi duyar gibiyiiim. Geç kaldığım için bana darılmayın gücenmeyin, elimde değildi. Sizi seviyorum. :*

Bölüme çook uğraştım, umarım beğenirsiniz.

Bol yorum istiyorum:*

Kişisel İnstagram adresim: suleavlamaz

Karanlığın Şehri instagram hesabı: karanliginsehriofficial

Bölüm şarkısı: Digital Daggers - Still Here (Bu şarkıyı ben sevdim siz de sevin. :P)

Bölüm 6- Dirayet

Olduğun yerde öldüm

Tok bir ses işitiyordu, kulaklarım. Öyle ki, tüm bedenimi sarsmıştı bu gürleyen ses. Başımı kaldırıp, yağmurunun dinmediği heybetli gökyüzüne baktım. Gürleyen gök müydü yoksa işittiğim cümle mi beynimi, fikirlerimi bu kadar sarsmıştı karar veremiyordum.

Başımı yere eğdim ve tekrar karşımdaki iki surata baktım. Buraya geldiğim gün, evlerinde sığındığım ve kendimi biraz olsun iyi hissetmemi sağlayan iki kardeşe. Suratlarındaki tek benzerlikleri, gözlerindeki masumiyetleriydi, onun haricinde hiçbir benzerlikleri yoktu. Ve şu an ikisi de aynı ifadeyle bana bakıyordu: ÇARESİZLİK.

Zihnim, bana karşı kurdukları cümlenin derinliğiyle sarsılırken, çatlayan dudaklarım hafifçe aralandı. "Siz..." dedim, ve soluklandım. Aldığım nefes, ciğerimi parçalamaktan başka bir işe yaramıyordu. "Ne söylediğinizin farkında mısınız?" Nihayet söyleyebileceklerimi toparladığımda düzgün bir cümle çıkarabilmiştim. Fakat tok duran sesim, içimdeki dehşetin kaçta birini yansıtabiliyordu bilemiyordum. Bu şehre geldiğim günden beri, saçma sapan olaylara şahit olmuştum, sürekli bir bilinmezin içindeydim ve sanki bunlar henüz bir başlangıçtı. Henüz görmediğim çok şey var gibiydi ve bugün aldığım şu haber, bu bilinmezliğe esas adımımı attığımı söylüyordu.

"Efsan bu şehrin..."

"ASLA!" diye kükredim Barın'a karşı. "Duydunuz mu beni? ASLA!" diye haykırdım bir kez daha. "O cani herifin evine asla gitmem. Siz..." dedikten sonra soluklandım, sinirden dolmaya çalışan gözlerimi sakinleştirmek adına derin bir nefes aldım. "Sizde nasıl bir vicdan var? Nasıl bir yüreğe sahipsiniz ki herkesin korktuğu o manyak ne olduğu belirsiz herifin evine gitmemi teklif edersiniz? Nasıl!?"

Barın, gözlerini büyüterek susmamı işaret ettiğinde, "Ne?" diye bağırdım. "Bana bir cevap verin. Buna nasıl müsaade edersiniz? O pisliğin evinde..."

"Efsan..." Mehsa, ürkek bir tavırla araya girip beni uyarmaya çalıştığında kaşlarımı çattım. Tıpkı Barın gibi gözlerini büyütmüştü ve susmamı istiyordu.

"Ne? Neden beni susturuyorsunuz?" diye sorduğumda nihayet masmavi gözlerinin üzerindeki sarımtırak, seyrek kaşlarını havalandırdı. Önce yaptığı harekete bir anlam veremeden gözlerimi kıstım. Sonrasında ise, arkamı işaret ettiğini anlayarak tereddütlü halimle başımı omuzumun üzerinden geriye doğru çevirdim.

O an, kalbim tekledi. İki kişi yüreğimi ellerinin arasına almış da, tırnaklarını kan pompalayan damarların üzerine batırıyorlarmış gibi hissettim. Simsiyah gözlerini, peykanı sivri bir ok gibi gözlerime sabitleyen adam, tek bakışıyla nefesimi kesebiliyordu. Bu üstün bir başarıydı, daha önce üzerimde bu denli yoğun etki oluşturan birisini görmemiştim. İlk defa, birinden gerçekten korkuyordum ve bu beni oldukça rahatsız ediyordu. Kesinlikle hoşuma giden bir duygu değildi.

KARANLIĞIN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin