Bölüm On Beş - Bozuk Kalp Ritmi

301K 23.2K 40.9K
                                    


Veeee yine ben geldim!

Bu sefer bir duyurum yok, sizi tutmayacağım.

Yeni bölümlerden gelecek kesitler için takip edebileceğiniz instagram hesabım: sulisindunyasi

Bölüm oy hedefi: +1000

Bölüm yorum hedefi: +1000

Keyifli okumalar, mutlu ramazanlar❣️

Bölüm ithafları: Macera_tutkunu, sevvald36, esma_gn depresifdeliii, okuyucusirin, lavindogu

Yaptığınız uzun yorumlar, boş bırakmadığınız paragraflar adına, size çok teşekkür ederim. Ve yazmadıklarım, yorumlarını benden eksik etmeyen tatlış okuyucularım, iyi ki varsınız. Hep benimle olun❣️

*

Bölüm On Beş - Bozuk Kalp Ritmi


Sıcaklık.

Hep özlem duyduğum, fakat hiç tadamadığım doğa olayı ya da hissiyat. Kışı hiçbir zaman tam anlamıyla sevememiştim. Fırtınaları, savrulan tabelaları, uçuşan ağaç yapraklarını, hiçbir zaman bu görüntüyü sevememiştim. Kış, benim için bir felaketti.

Sadece kendi penceremden bakmıyordum olaya, on üç yaşımda çıkabildiğim en dışarı bölgem olan, evimizin bahçesinde kız kardeşimle kardan adam yaptığımız sıra, gözlerim bahçenin dışında, karla kaplı yolun üzerinde benim yaşlarımda, donarak ölen bir çocuğun cesedini görmemle başlamıştı her şey. O an fark etmiştim benim eğlendiğim şeyin, bir başkasının ölüm sebebi olduğunu.

Ve o zamandan beri, soğuktan nefret ederdim. Kışla yaşamak zorunda olan, yaza tutkun bir kız çocuğu olarak büyüdüm.

Ve şimdi o sıcaklığı hissediyordum. Yıllardır özlemini duyduğum ısı, tüm bedenimi sarmalamıştı. Gözlerim hâlâ kapalı olsa da, uykudan uyandığımı fark edebilmiştim. Ve, bu ısının kaynağını merak ederek, sabırsızca gözlerimi açtım.

Farklı bir şey görmeyi arayan gözlerim, boş yatağımın üzerinde gezindi. Yorgan, omuzlarıma kadar çekilmişti, ama kaynağı bu olamazdı. Daha önce hiç bu kadar güvende hissederek uyuduğumu hatırlamıyordum. Büyük yatağın sol tarafına elimi uzattığımda, başka bir sıcaklık hissedemedim. Sonra dün geceyi hatırlamayı denedim.

Mekâna gittiğimi hatırlıyordum, şimdiki dinçliğimin aksine yaşadığım halsizliği anımsıyordum, Sırac'ı gördüğüm de zihnimdeydi. Halsiz düştüğüm de yadımdaydı, ve kimin kollarına düştüğüm, kimin kollarında olduğum...

Birden tüm zincir çözülmeye başladı.

Eve gelişimiz, soğuk sular altında kalışım, Alaz'ın beni yatırışı... Ve o, gerçek olmaması için içten içe dua ettiğim sahne...

Alaz, banyodan çıktığımız gibi beni, kaldığım odadaki yatağın üzerine bıraktığında sığındığım sıcaklığın benden ayrılacağını düşünerek, tam doğrulacağı an yakasından tuttum. Oldukça yakınımda olan siyah gözleri, çok hafif aralanan gözlerimi bulduğunda, kuruyan dudaklarımı aralayıp, ''Gitme,'' diye mırıldandım...

Beynim, hatırladığım bu diyalogla sarsılırken, gözlerimi kocaman açıp yattığım yatakta doğruldum. Sırtımı yatak başlığına yasladım ve ellerimi başımda birleştirdim. Suratıma yerleşen dehşetli ifadeyle, ''Hayır,'' dedim. ''Hayır, hayır, hayır!'' diye tekrarladım sonrasında. Yapmış olamazdım, değil mi? Alaz'a beraber yatmayı teklif etmiş olamazdım. Yüzümdeki ağlak modla ''Halüsinasyon olsun, lütfen!'' diye yalvardım kendi kendime. Olabilirdi değil mi, yani, hastayken genelde halüsinasyon görürdüm. Hatırladığım çoğu şey gerçek çıkmazdı...

KARANLIĞIN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin