FİNAL🌙

25.9K 3.1K 2.2K
                                    

Bunu yazarken boğazımda koca bir düğüm beliriyor ama...

Karanlığın Şehri'nin sonuna geldik.

Son kez, keyifli okumalar.

Yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Bölüm Şarkıları:

Gabriel Albuquerque-Elysium

Lord Huron - The Night We Met

Dolu Kadehi Ters Tut - Dilerim Ki

FİNAL

Birkaç yıl sonra...

Ölüm ve yaşam, iyiler ve kötüler arasında bir çatışma olarak sürüyor hayat, tüm evrenlerde. Kötüler kazanmak için elinden geleni ardına koymuyor fakat iyiler birbirine kenetlendiği zaman kötülerin sayısının ne kadar olduğu önemini yitiriyor. İyiliğin ve sevginin gücü keşfedildiğinde önünde hiçbir engel duramıyor.

Buna, çok yakından şahit olmuştum.

Mezarlıktayım.

Lukifer İdmon'u ve ölümcül lanetini yok etmeyi başardığımız o günden beri mezarlık ziyaretlerini sık sık yapıyordum çünkü sevdiklerimin bir kısmı buradaydı ve bana iyi hissettiren yerlerden biri de artık burasıydı.

Elimle toprağı okşayıp sevgisini derinden hissederek avcuma aldığım toprak birikintisini dudaklarıma götürdüm ve gözlerimi kapatarak öptüm. Benim nezdimde bunun, karşımdayken uzanıp yanağını öpmekten bir farkı yoktu. O kadar iyi geliyordu.

Toprağı yerine bıraktım ve üzerimi silkeleyerek ayağa kalktım.

Arkamı döndüm. Yüzüme çarpan soğuk rüzgâr saçlarımı geriye savuruyordu. Birbirine çarparak toprak kalıntılarını temizlediğim ellerime baktım, uzun zamandır savaşın emaresi bulunmuyordu; hançer savurmaktan, kılıç tutmaktan tutan nasırlar, büyü kullandıkça derinin yüzeyinde oluşan kabarcıklar zamanla yok olmuştu ama güçlerimi kullandığımda oluşan çizikler hâlâ benimleydi. Sağ kolumdaki, o kara günden kalma yanık izi de hâlâ duruyordu kabarmış bir şekilde. Vücudumun belli kısımlarında izler vardı ama yaşıyordum. Hararetli, soluksuz geçen ayların, yılların ardından sakince yaşıyordum.

Mezarlıktan çıktım ve demir kapısını kendi ellerimle kapatıp son kez arkama baktım. Gözlerim sızlasa da ağlamadım, yüzümdeki gururlu tebessümü sundum arkamda bıraktıklarıma ardından önüme dönüp yürümeyi sürdürdüm. Günlerdir doğru düzgün yağmur yağmadığından toprak nispeten kuru sayılırdı ve güneş, bulutların arasından belli belirsiz görünüyordu. Bu havalara çok da alışkın olmadığımızdan henüz nasıl giyineceğimizi kavrayabilmiş değildik.

Yine de beyaz, üzerinde aynı renk ufak çiçek motifleri bulunan ince askılı fisto elbiseyi giyerek doğru bir karar vermiş sayılırdım. Rüzgâr estikçe elbisemin kloş eteği, omuzlarımdan düşen saçlarımla eş ritimli olarak dalgalanıyordu. Gözlerimi kapatıp tenime değen havayı hissederek soluklandım.

Bir süre yürüdükten sonra sola döndüğümde Varilok'un arka bahçesinde, onları bıraktığım yerde hâlâ birbirleriyle ilgilenen Alaz ve kızımız Aysa'yı görünce gülümsememi bastıramadım.

Yere serilen piknik örtüsünün üzerinde yüzüstü uzanıyor, önlerindeki resim kâğıdına bir şeyler çizip boyuyorlardı. Tıpkı bundan seneler önce, suyun altında, Aysa'nın varlığını karnımda ilk kez hissettiğim o gün gördüğüm rüyadaki gibi. Gerçeği, rüyadan kat kat güzeldi.

KARANLIĞIN ŞEHRİWhere stories live. Discover now