Bölüm Yirmi Sekiz - Anlaşma

318K 22.6K 32.7K
                                    

Herkese merhabalar!

Geçen bölüm beni yorumlarınızla aşşırı mutlu ettiniz depresif ruh halimden kurtardınız, bunun için size hepinize teşekkür ediyorum. Bu bölüm için ithaf yapacaktım evet ama yorumların hepsi birbirinden güzel ve dolu doluydu, ayıramazdım hiçbirini birinden.

Yani demem o ki, bu bölüm tüüüm Karanlığın Veliahtlarına hediyemdir.

Keyifle okuyunuz, yine boool yorum bekliyorum söyleyeyim. Öpüyorum kocaman. <3

Gelecek bölüm için oy hedefimiz: +2500 oy

Yorum hedefimiz: +3000 yorum.

Okuyan herkes yıldıza bassa ve görüşlerini yorum olarak bildirse bu hedefler çok kolay aşılır. Yine yapabiliriz, biliyorum.

En iyi yoruma gelecek bölüm ithaf hediyem olsun!

Sizi seviyorum, keyifli okumalar. <3

Bölüm Yirmi Sekiz - Anlaşma

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm Yirmi Sekiz - Anlaşma

Ruh çeşitli acılarla sınanırdı, beden buna şahit olurdu. Ruh acırdı, beden bunu dışa vurur ya da vurmazdı. Bu insanın elindeydi.

İçimde, bir fırtına kopuyordu. Bir hortum geziniyordu tüm uzuvlarımda sırasıyla. Avuçlarım bu hortuma kafa tutacak şekilde sıcaktı, sımsıcaktı. Birine dokunsam onu yakabilecekmişim gibi. Elimin içine iki küçük ampül konulmuştu sanki, içeride karanlık bir odaya girsem önümü aydınlatabileceğim derecede bir ışık yanıyordu. Parmaklarım titriyordu, bedenim titriyordu.

Bu, gerçek olamazdı. Bir rüya olmalıydı. Bir rüyada olmalıydım.

Hayal aleminde olduğumu tescillemek istercesine ışık saçan avuç içimi parmaklarımla kapattım. Birkaç saniye öylece düzelmesini bekledim. Yavaşça parmaklarımı açtığımda istediğim şey ışığın gitmiş olmasıydı. Fakat öyle olmadı, avuçlarım hâlâ içine bir güneş kaçmış gibi parıldıyordu. Bu... Nasıl olurdu? İmkansızdı, hayır, ben güç kullanmış olamazdım. Ben büyü yapmış olamazdım. Ben sıradan bir insandım.

''Efsun...''

Varlığını unuttuğum Alaz yanıma geldiğinde, refleks olarak korkuyla birden elimi dizine koydum. Bu hareketimle Alaz, dudaklarından çıkan küçük çapta bir küfürle benden birkaç metre öteye geriledi. Gözlerimi dehşet içinde açtım, çok sık nefes alıyordum. Bu nasıl olmuştu?

Bakışlarım disko topu gibi yanıp sönen ellerime odaklandı bir kez daha. Gözlerimi birkaç kez kırptım, eğer kabustaysam hemen şimdi uyanmayı diliyordum. Bunun başka bir açıklaması olamazdı.

''Efsun,'' dedi gözlerimi sesiyle kendisine çevirdiğim Alaz bir kez daha yavaş adımlarla yanıma gelirken. ''Sakin ol.''

Yutkundum, yine ellerime baktım. Işıkta en ufak bir azalma olmamıştı. Nefes almaya çalıştım lakin tam olarak başarılı olduğum söylenemezdi. Alaz'a döndüm. ''B-b-bu...'' dedim sadece. ''Bu da ne?'' Cevaba ihtiyacım vardı, mantıklı bir cevap lazımdı şimdi bana. Korkuyordum, deli gibi korkuyordum ve birinin beni yatıştırması gerekiyordu.

KARANLIĞIN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin