Bölüm On Yedi - Karar

281K 21.4K 22.3K
                                    

Heyoo.

Yine ben ve yine upuzun bir bölüm!

Sizi tutmayacağım, şimdiden keyifli bayramlar diliyorum ve hemenn uzaklaşıyorum!

Yeni bölümler öncesi attığım kesitleri okuyabilmeniz için instagram adresim: @sulisindunyasi

Bölüm oy ce yorum hedefi: + 1000

Bölüm On Yedi - Karar

"Söylesene Efsun," diyen Alaz, omuzunu balkonun giriş kapısına yaslamış bir vaziyette bana bakıyordu. "Sence de bir insana göre, fazla cesur davranmıyor musun?"

*

Karan'ın kendinden geçen, bilincini kaybederek yere yığılan bedeninin ardından Alaz'ın benim için söylediği, "İnsan," kelimesiyle, büyük bir şaşkınlık içinde kalakalmıştım. Karan'ı kaldırmak için hareketlenen ellerim usta ellerden yapılma bir heykelinki kadar kusursuzca donmuştu.

Alaz'ın siyah gözleri gözlerimle buluştuğunda, dudağındaki yapay gülümsemesinin ardından, irislerinde saklanan tehlikeli ateşi sezdim.

Benim insan olduğumu biliyor muydu?

Bu muhataralı düşünce zihnimde fink atıyor fakat ruhum inanmak istemiyordu. Sadece "insan" demişti, bunu mecazi olarak da kullanmış olabilirdi. Sakin olmalıydım, tedirginliğimi belli etmemem gerekiyordu.

Derin bir nefes alarak gözlerimi ondan kaçırdım ve tekrar yerde yatan Karan'a bakmadan önce, "Ne saçmalıyorsun," dedim sanki hiçbir şey anlamamışım gibi. "Ona ne yaptın?"

"Küçük bir uyutma büyüsü," diye cevapladığında bakışlarının hâlâ benim üzerimde olduğunu biliyordum. "Fakat önemli olan, Karan'a ne yaptığım değil." Korku, bedenime usul usul yayılırken metalik sesini bir kez daha işittim. "Önemli olan, sana ne yapacağım."

Tüylerim birer birer ürperirken, daha fazla Karan'a dönük durmamın şüphe oluşturacağını bildiğimden başımı Alaz'a doğru çevirdim. Dudaklarındaki o gülümseme silinmiş, suratı şimdi tamamen ciddi bir hal almıştı.

"Ne demek istiyorsun?" dedim, içimde bir şeyleri öğrenmiş olduğu düşüncesinin oluşturduğu korkuyu sesime yansıtmamaya çalışarak. "Onu uyandır."

Konuyu hâlâ Karan'a çekmeye çalışma çabam, tamamen üzerimdeki ilgiyi dağıtmak amaçlıydı.

Alaz'ın siyah gözleri yine üzerimden çekilmedi, istifini asla bozmadı. "Bunu sen yapabilirsin," dedi gayet rahat bir tavırla.

İçimden bir ses, beni köşeye sıkıştırmaya çalıştığını söylüyordu. Eğer onu biraz tanıdıysam, o ses haklıydı. Kalbim, göğüs kafesimin içinde sıkışıp kalmıştı sanki, ne diyeceğimi de ne yapacağımı da bilmiyordum.

"Büyü haklarımız sınırlı," derken bu sefer sesimin titremesine mani olamamıştım.

"Bu ülkede kuralları koyan benim Efsun," dedi suratındaki ciddi ifadeyle. Sonrasında kaşları havalandı. "Ve tam da şimdi, senden büyü yapmanı istiyorum."

Elbisenin açıklığına, havanın soğukluğuna ve balkonda olmama rağmen terleyen avuç içlerimi çaktırmadan elbiseme sürmeyi istedim. Fakat öyle bir andaydık ki, en ufak hareketim yanlış anlaşılabilirdi. Onun yerine bir kez daha yutkundum ve aklımı eski haline getirmeye çalıştım.

Burnumun iki kanadını iki yana açarak aldığım nefes boğazımı yaktı. Kendimi, bir gerilim filminin tam ortasında hissediyordum.

Alaz'ın tek kaşı "hadi" dercesine yukarı kalktığında, nihayet verecek mantıklı bir cevap buldum. "Yapacaksam bile, sırf sen emrettin diye yapmam."

KARANLIĞIN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin