Bölüm Otuz Yedi - Yabancı

371K 19.6K 49.3K
                                    




Herkese merhabalar! Nihayet gelebildim! Sizi çook özledim inanın. Ve söylediklerime önem vermeniz çok hoşuma gitti, pazartesiye kadar anlayışınızı bekliyorum dedim ve ''yeni bölüm ne zaman'' mesajları genellikle pazartesiden sonra geldi. Sizi yerim! Nihayet Ateşin Oğlu dosyasını bitirdim, yani artık tek ilgilendiğim hikayem Karanlığın Şehri olacak, müjdemi isterim. <3

24 Kasım Pazar günü saat 13:00'da Ateşin Oğlu imzası için Mersin Kitap Fuarı'nda olacağım. Tüüm Mersin'deki okuyucularımı bekliyorum. Sadece Karanlığın Şehri'ni okumuş olanlar da gelebilir, konuşuruz hikaye hakkında.

Gelin sarılalım!

Gelecek bölüm için oy hedefi: +4000

Ve boool bol yorum okumak istiyorum. Azaldı mı sanki şu sıra yorum sayılarımız? Bu beni üzer...

İnstagram: sulisindunyasi

Keyifli okumalar! (Siyah Kalp)

Keyifli okumalar! (Siyah Kalp)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Otuz Yedi - Yabancı

Bölüm Şarkısı: Lavender Moon - Haroula Rose

Zaman... Zaman kavramı varlığını yitirmişti, kaç dakika geçmişti ya da henüz bir dakikayı doldurabilmiş miydik? Bilmiyordum.

Etrafta bizden başka somut ya da soyut her şey karanlıktı, parlayan yalnızca bizdik.

Alaz Şahzade ve ben.

Sonsuz zamanın akışında, birbirimizden ayrılmaya niyetimiz hiç niyetimiz yokken ince bir kız sesinin  ''Burada mısınız?'' deyip daha kelimesi bitmeden mutfak kapısını açmasıyla anın büyüsü bir anda yok oldu. Ayrılmakta geç kalmıştık fakat yine de telaşa kapılıp birbiriyle bütünleşen suratlarımızı ayırdık ve aynı anda nefes nefese bir halde kapıya doğru baktık.

Kapının eşiğinde açık kalan ağzıyla birlikte kocaman gözlerini saran uzun kirpiklerini kırpmadan bizi izleyen kişi Alaz'ın en küçük kız kardeşi Ladin'den başkası değildi. Bir Alaz'a baktı, bir bana, bu bakışma birkaç kez tekrarladı. Henüz şoktaydım, bir şey söylemem hatta utanmam için bile erkendi. Ladin açık kalan ağzını kapattı, açtı bizi incelemeye devam etti ve ''İnanamıyorum,'' dedi.

O sırada bacaklarımın hâlâ Alaz'ın belini sardığını fark ettim ve hızla aşağı indirdim, Alaz'sa hiç istifini bozmadı, sadece ellerini çekti. Karnımdan birkaç santim yukarı sıyrılan bana ait olmayan tişörtün ucu kendiliğinden aşağı indi. Aynı şekilde tişörtün boyun kısmı da sağ omuzumu tamamen açıkta bırakmıştı, elbette bunlar kendiliğinden olan şeyler değildi. Tişörtün yakasını titreyen elimle düzelttikten sonra oturmuş olduğum tezgahtan yere indim ve bir açıklama yapmam gerektiğini düşünerek, ''Biz...'' diye geveledim.

''İnanamıyorum,'' dedi Ladin tekrar ve elini hayal kırıklığına uğramış gibi alnına koyup gözlerini kapattı. O an öyle utandım ki yerin açılmasını ve içine girmeyi diledim. Islak dudaklarım bir anda kurudu sanki, boğazıma yutkunmamı engelleyen o yumru yerleşti. Yanaklarım bir çöl güneşi yemiş gibi ısındı, sadece nefes alıp veriyordum lakin bunu bile düzgün yapabildiğime şüpheliydim.

KARANLIĞIN ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin