5.Bölüm

89.2K 4.6K 4.3K
                                    

Poyraz'la konuşmuyordum. Baran'la ders çalışmamız da yarım kalmıştı. Okulda böyle sorunlar olacağı için Baran "Hem ailem de görmüş olur." deyip hafta sonu evine davet etmişti. Annemden izin almam pek kolay olmamıştı tabi. Baran'ın annesinin telefon numarasını istemiş, kadınla uzun uzun konuştuktan sonra anca izin vermişti.

Cumartesi günü akşama yakın bir saatte evin önüne gelip kapıyı çaldım. İçerde neyle karşılaşacağımı bilmediğim için biraz gergindim.

Kapıyı annesi olduğundan emin olduğum kadın açmıştı. Beni görünce gülümsedi. "Mira, değil mi?"

Kafamla onaylayınca beni içeri davet etti. Ceketimi çıkarırken Baran merdivenlerden iniyordu.

Evleri merkezi konumdaydı. Onlar da bizim gibi bir apartmanda oturuyorlardı ama ev iki katlıydı ve oldukça genişti. Ayrıca salondaki kuyruklu piyano çok güzeldi.

"Selam Mira."

"Selam."

"Hadi siz ikiniz yukarı çıkın da başlayın çalışmaya." dedi annesi. Sonra Baran'a bakarak "Kapı açık kalsın." deyince utandığımı hissettim.

Merdivenleri çıkarken Baran gülüp "Merak etme, seninle alakalı değil. Annem normalde de kapıyı kapatmamdan hiç hoşlanmaz." dediğinde ona gergin bir gülümseme gönderdim.

Odası gri ağrılıklıydı ve dikkatimi çeken ilk şey çift kişilik yatağı olmuştu.

Baran perdeleri açarken "Yatağımı beğendin galiba." dedi. Sesi keyifli geliyordu.

"Hayır, evet, yani şey...Çift kişilik olması güzel."

Birden dediğim şeyin fazlasıyla yanlış anlaşılabileceğini fark ettim. Baran'ın tek kaşı havaya kalkınca "Yani öyle demek istemedim. Ben hep çift kişilik yatağım olsun istemiştim." diye açıklama yaptım.

"Şimdi anladım." deyince deminden beri tuttuğum nefesimi dışarı bıraktım.

Kenardan siyah çerçeveli gözlüğünü alıp gözüne takınca ağzım açık kalmıştı. Gözlük taktığını yeni öğreniyordum ve böyle daha da çekici görünüyordu.

Bakışlarımı fark edince bana döndü ve gülerek "Sakın ağzını açma." dedi. Sanırım komik göründüğünü söyleceğimi sanmıştı.

"Normalde lens mi takıyorsun?" diye sormadan edemedim.

"Hayır, normalde gözlük takmam gerekmiyor. Bu sadece gözlerimi dinlendirmek için."

Anladığımı belirtmek için kafamı salladım.

Yaklaşık 1 saatin sonunda kendimi daha zeki hissediyordum. Sanırım Baran'ın zekası bulaşıcıydı.

Derin bir nefes alarak yüzümü ovuşturdum, gözlerim ağrımıştı. "Ben bir lavaboyu kullanabilir miyim?" diye sordum ayağa kalkarken.

"Tabi." deyip odasının içindeki tuvaleti gösterdi. "Çıkınca aşağı gel."

"Tamam." diyerek tuvalete girdim ve aynada kendime bakarak yaşadığım şeyleri sindirmeye çalıştım. Daha 3 hafta öncesine kadar varlığımdan bile haberi olmayan Baran'ın odasındaydım ve her ne kadar yaptığımız tek şey ders çalışmak olsa da onunla vakit geçirme şansı bulabiliyordum. Bir sipariş almam resmen hayatımı derinden etkilemişti.

Merdivenden aşağı indiğimde Baran'ın annesinin sofrayı kurduğunu, Baran'ın da ona yardım ettiğini gördüm. Şaşırmam için bir sebep daha vardı artık.

Annesi beni görünce "Mira, yemeğe kalır mısın?" diye sordu. Tabi ki isterdim ama kibarlıktan reddetmem gerekiyordu.

"Teşekkür ederim ama gitsem daha iyi olur."

5 NUMARAUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum