36.Bölüm

65.3K 3.1K 1.3K
                                    

Bölümleri iki günde bir atmaya devam ediyorum. Eğer okuyan herkes oy verirse ya da yorum yaparsa gerçekten çok hoş olur. İyi okumalar😊

Mira'dan

Rakip okulun bahçesinde servislerden inerken etraftaki bakışlar bize dönmüştü. Baran'ın takım arkadaşlarıyla yürüyeceğini düşündüğüm için Pelin'in yanına gidecekken, omzuma atılan kolla gülümsedim ve ben de kolumu Baran'ın beline sardım. Huylandığını bildiğim için parmaklarımı belinde hareket ettirdiğimde aniden yerinde sıçrayarak kendini benden uzaklaştırmıştı. Bana ters bir bakış attığında kahkaha atmıştım.

Spor salonunun olduğu kata indiğimizde soyunma odalarına yönlendirilmiştik. Karşı takımın oyuncuları ve dansçıları henüz ortalıktan görünmüyordu.

Kızlarla devasa soyunma odasına girdiğimizde bir "Oha." çekmiştik. Evdeki salon kadar soyunma odaları vardı. Bir anda hepimiz görgüsüzleşip fotoğraf çekmeye başladığımız sırada içeri Sevda hoca girdi. "Ben de içeri girmeden önce diyordum ki bizim kızlar şampiyonluk moduna girip ciddileşmişlerdir." dediğinde mahcubiyetle güldük ama o da gülüyordu.

"Hocam, şampiyonluk gelirse bir kutlama yaparız, değil mi? Basketbolcular ve koç da gelir tabi." Pelin'in söylediği şeyle Sevda hoca şenlenirken "Tabi yaparız, sonuçta koçun emeği çok fazla." dedi. Hepimiz birbirimize imalı bakışlar atmaya başlamıştık.

"Neyse kızlar, siz istiyorsanız şimdilik kantine gidebilirsiniz ama yirmi dakikaya burada olun."

Pelin'le kantine gittiğimizde kendimize birer çay aldıktan sonra boş bir masaya oturmuştuk, üstümüzdeki kıyafetlerde okulumuzun arması olduğu için insanlar kim olduğumuzu anlayabiliyordu.

İki tane çocuk "Okulumuza hoşgeldiniz hanımlar." diyerek masamıza oturunca gözlerimi devirdik. "Yürüyün gidin şuradan."

"Bizim okulumuzdan bizi mi kovuyorsun?"

"Yanımızdan kovuyor." diye arka çıktı Pelin.

"Ama biz sizi çok beğendik."

"Bizi değil, bacaklarımızı beğenmişsinizdir." dediğimde çocuklar kendi aralarında gülüştüler.

"Mira, gidelim artık." diyen Pelin'in sözünü dinleyip ayağa kalktığımda çocuk, "Baran Alacalı'yla sevgiliymişsiniz." demişti. Muhtemelen bahçede bizi sarmaş dolaş yürürken görmüştü.

"Evet de, bu seni neden ilgilendiriyor?" dediğimde sırıtarak ayağa kalkmıştı, boyu kesinlikle 1.90 civarındaydı.

"Çünkü ben rakibim hakkında bilgi edinmeyi çok severim."

Onun rakip takımdan olduğuna emin olduğum an Pelin'i çekiştirerek kantinin çıkışına doğru ilerlemiştim. Belli ki Baran'ı sevmiyordu, daha fazla yanında kalırsam olan bana olacaktı.

Hızlı adımlarla kentinden çıkıp soyunma odasına girecekken erkeklerin soyunma odasından Baran çıkmıştı. Az önce yaptığım şeyden dolayı telaşla yerimde sıçrarken gülümsemeye çalıştım.

"Benden daha gergin görünüyorsun." Her şeyi anlayabilmesinden nefret ediyordum.

"Şey, ben senin gibi alışık değilim şampiyonluk maçlarına. O yüzden heyecanlandım."

"Merak etme, yeneceğiz."

"Daha önce bu takımla oynadınız herhalde siz." dedim kantindeki çocuğun Baran'ı tandığını göz önünde bulundurarak.

"Evet."

"Yenmiş miydiniz?" diye sorduğumda mahcubiyetle güldü. "Yenilmiştik."

"O zaman bugün yeneceğinizden nasıl bu kadar eminsin?

5 NUMARAWhere stories live. Discover now