32.Bölüm

77.7K 3.4K 1.5K
                                    

Gözümü açtığım gibi kapatırken sızlandım. Neden bu kadar rahatsız edici bir alarm kurduğumu bilmiyordum.

"Mira, kalk artık. 10 dakika içinde aşağıda olmamız gerekiyor."

"Hmm." diye mırıldanmaktan başka bir yapamamıştım. Kendimi fazla yorgun hissediyordum.

"Kalkmazsan Baran'ı çağırırım." dediğinde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Dün gece yaşananlar aklıma gelirken hızla yatakta doğruldum. Yaşadığımız şeyler rüya olamazdı, değil mi?

"Baran'ın adını duyunca nasıl kalktı hemen." diyen Pelin'i umursamadan elime geçen ilk kıyafeti giymeye başladım. Acilen Baran'ın yanına gitmem gerekiyordu.

Odadan ilk çıkan ben olurken asansörü beklemek yerine merdivenleri kullanarak restorana indiğimde Baran ve arkadaşları bir masada oturmuş kahvaltı ediyordu. Çekingen adımlarla yanlarına gidince hepsinin gözü bana dönmüştü ama odaklandığım tek kişi Baran'dı. "Biraz konuşabilir miyiz?"

Ayağa kalkıp yürümeye başladığında "Bir şey mi oldu?" diye sordu.

"Dün gece...Tam olarak ne oldu?"

"Seninle konuştuktan sonra bir anda gözlerin karardı ve yere düştün. Bilincin gel-git yaptığı için seni revire götürdüm. Adam heyecandan olduğunu tespit edince seni oradan çıkardım ve yatağına yatırdım. Zaten çoktan uyumuştun."

"Peki biz ne konuşmuştuk?" Korkarak sorduğum bu soruya "Havadan sudan." diye cevap verince gözlerim büyüdü. Ben rüyamda gördüğüm şeyleri gerçek mi sanmıştım?

Tipimi gören Baran gözlerini devirip "Havadan sudan konuştuğumuz için bayılsaydın hastaneye giderdik." dedi.

Kalbim hızlanırken gülümsemeden edemedim. "O zaman...Gerçek miydi?"

"Tabi ki gerçekti. Umarım kelimesi kelimesine, dudağı dudağına hatırlıyorsundur çünkü ben tüm gece bunu düşündüm."

"Biz öpüştük." dediğimde aklıma gelen görüntülerle yüzümü kapattım. "Baran..." Dün gece ışıklar yüzünden suratını tam olarak göremediğim için her şey daha kolaydı ama şu an her şey gayet netti.

Ellerimi yüzümden çekip "Lütfen bana pişman olduğunu söyleme." dediğinde "Tabi ki pişman değilim! Sadece, daha fazla bu konu hakkında konuşursak tekrar düşüp bayılabilirim." dedim.

"O zaman kahvaltı edelim."

"Bir dakika, sen beni sevdiğini itiraf ettin ama başka bir şey sormadın." derken çıkma teklifinden bahsediyordum. O da neden bahsettiğimi anlayınca "Bilincin gidip gelirken mi sormamı isterdin?" diye sordu. Çocuğa soracak fırsat mı bırakmıştım.

"Sevdiğini söylediğinde öyle olduysam sevgilin olmamı istediğinde kalp krizi geçirirdim herhalde."

"İşte tam da bu sebepten dolayı şu anda sevgilim değilsin."

Pelinler de restorana girip yanımıza geldiklerinde konuşmamız yarıda kalmıştı, daha kendi aramızda bir şeyleri netleştirmeden başkalarına söylemek istemiyordum.

Kahvaltının tamamı kaçamak bakışlarımızla geçmişti. İnsanların fark etmemesi için dikkatli davranmaya çalışıyordum ama ikimiz de mal mal sırıtınca bu kolay olmuyordu. Asıl soru şuydu: Annemlere ne diyecektim?

Annemden hiçbir şey saklamazdım, ona kesinlikle söyleyecektim ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Baran'ı çok seviyordu ama çıkmamıza nasıl bir tepki verirdi tahmin edemiyordum.

5 NUMARAWhere stories live. Discover now