30.Bölüm

75K 4.6K 1.4K
                                    

Öncelikle bir şey söylemek istiyorum. Okunma sayısına göre oy sayısı çok düşük. Sonuçta ben de burada emek veriyorum, saatlerimi harcıyorum ve ekstra bir durum olmadıkça bölümleri aksatmadan yayımlıyorum. Sizden istediğim tek şey oy vermeniz. Umarım bölümü beğenirsiniz :)

"Direkt test çözmeye başlıyoruz ne demek ya?" diye isyan ederken üstüme yeni tişörtümü geçiriyordum. "Bari öğle yemeğinden sonra başlasaydık. Merhametsizler!"

"Test çözerken aramızda konuşma olmasın diye dönemleri karacaklarmış. Üst dönemden biriyle yan yana oturmak zorundayız."

"İçimden bir ses Baran'la aynı sınıfta olacağımı söylüyor." deyip deodorantımı sıktım. 3 kişilik odada Pelin, ben ve dans kulübünden arkadaşımız olan Merve kalıyorduk.

Saat daha yeni 10 olmuşken test çözeceğimiz salonlara inmiştik. Oldukça genişlerdi ve iki kişilik uzun masalar şık örtülerle kaplanmıştı. Salonun hemen önünde ise açık büfe vardı ve üstünde kurabiye, kek, çay tarzı şeyler vardı. En azından karnımız iyi doyacaktı.

Bir salon yaklaşık 40 kişilikti ve toplam 3 sınıf vardı. Baran'la aynı sınıfa düşmemiz bir tesadüf müydü bilmiyordum.

Bir öğretmen, elindeki oturma planını sesli şekilde okurken kendi adımı duyabilmek için dikkat kesilmiştim. Adamın oturmamı istediği yere geçince yanıma gelecek kişinin adını beklemeye başladım. "Baran Alacalı."

Gözlerim irice açılırken Baran rahat adımlarla gelip yanıma oturmuştu. 10 saniye boyunca ona soran gözlerle bakmama rağmen bir türlü bana bakmayınca koluna vurdum. "Yalnız bu kolumla test çözeceğim, zarar vermezsen sevinirim."

"Eğer bir açıklama yapmazsan kafana zarar vereceğim."

"Ne açıklaması?"

"Aynı sınıfa düşmemizi normal karşılayabilirim ama bu kadar insan içinden yanıma tesadüfen düşmüş olamazsın."

"Yanına düşme ihtimalim vardı sonuçta, kaç olduğunu hesaplamamı ister misin?" diye sorduğunda gözlerimi devirip "Sakın böyle bir şey yapma." dedim.

Herkes yerine oturunca test çözmeye başlamıştık. Baran'la yan yana test çözmek sebebini anlamadığım bir şekilde beni mutlu ediyordu. Sonuçta test çözüyorduk, nasıl mutlu olabiliyordum ki?

"Beni izlemen hoşuma gidiyor ama odaklanamıyorum Miracık." Baran'ın sesiyle kendime gelince başımı hızla önüme çevirdim. "Seni izlemiyordum. Soruyu düşünürken dalmışım sadece."

"Öyle olmadığını ikimiz de biliyoruz bence."

"Baran Alacalı, sana söz verdim ama konuşmaya devam ederseniz ikinizi ayırmak zorunda kalırım." Hoca başımızda dikilip konuşunca kaşlarımı çattım. Söz verdim mi demişti o? "Ayrıca teneffüse çıkmayacağını hatırlatmama gerek yok herhalde."

Baran "Biliyorum hocam." dediğinde hoca yanımızdan ayrılmıştı. Bir daha konuşmamak için boş bir kağıdın üstünde kalemimi gezdirdim.

Neye söz verdi? Teneffüse neden çıkmıyorsun?

Kağıdı önüne uzattığımda bakışlarını test kitabından çekti ve okudu. Sesli bir nefes vererek cevap yazmaya başladığında heyecanla beklemeye başladım.

Seninle yan yana oturmanın karşılığı teneffüse çıkmayıp soru çözmekti.

•••

Sırıtmamı yüzümden silemediğim bir ders saatinden sonra teneffüs vakti gelmişti. Baran yerinden kalkmayıp hocanın verdiği soruları yaparken suratım asıldı. "Benimle oturmak için böyle bir şeyi kabul etmiş olmana inanamıyorum."

5 NUMARAWhere stories live. Discover now