5N Özel-Doğum

53.4K 2.3K 1K
                                    

Yatakta bir oraya bir buraya dönerken karnımdaki sancıyı fazlasıyla hissediyordum. Derin nefesler alıyor, elimi karnımda gezdiriyordum ama nafileydi. Ben can çekişirken Baran da yanımda horluyordu.

"Baran, kalk çabuk! Doğuruyorum!" diye bağırdığımda sıçrayarak uyandı ve yere düşmekten son anda kurtuldu. Hâlâ neler olduğunu anlamamış gibiydi.

"Bir dakika, ne? Doğuruyor musun?"

"Yok, sıçıyorum! Ne yapıyor gibi gözüküyorum?" diye bağırdığımda hızla ayağa kalktı ve benim tarafıma gelerek ayağa kalkmamı sağladı.

Bu Arabanın anahtarlarını kenardan aldıktan sonra koluma girip beni merdivenlerden indirirken "Hani sezaryenle doğacaktı bu çocuklar? Hani daha 1 hafta vardı? Bu doktorlar da hiçbir şey bilmiyor!" diye söyleniyordu.

"Sen de doktorsun." dediğimde "Kadın doğumculardan bahsediyorum!" diye bağırıp son basamağı da inmeme yardım etti. Kenardaki saatten gördüğüm kadarıyla saat 05.16'ydı.

Kapının önüne geldiğimizde bana terlik giydirdi, kendisi de çoktan giydiği parmak arası terliklerle beni arabaya sürükledi. Ben de bu sırada derin nefesler alıyordum, Baran da "Sakın burada doğurma!" diye bağırıyordu.

Beni arka koltuğa oturttuktan sonra şoför koltuğuna oturdu ve hız sınırlarını zorlayarak kullanmaya başladı. Bu sırada da Pelinleri aramıştı.

"Uyanın lan, karım doğuruyor! Hemen hastaneye gelin, gelirken de Mira'ya lazım olacak şeyleri getirin. Haber verilmesi gereken herkese de haber verin."

Acım arttığında bir çığlık attım ve bu Baran'ın iyice paniklemesini sağladı. "Şu an direksiyon yerine seni tutuyor olmak isterdim."

"Sus ve hızlan!" diye bağırıp ıkınmalarıma devam ettim. Kenarda duran suyu içerken ellerim titriyordu ve ben korkuyordum çünkü karnımda bir tane değil, iki tane çocuk vardı.

İkizlerimiz olacaktı.

Baran'dan

Koridorda bir o tarafa bir bu tarafa yürürken kalbim deli gibi çarpıyordu. Saçlarımı karıştırıyor, gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Mira da benim daha stresli olduğumu bildiği için doğumhaneye girmemi istememişti. Ona bunun için darılmıştım ama şimdi anlıyordum, ben oraya girsem Mira'yı kötüleştirmekten başka bir işe yaramazdım.

"Yeğenlerim geliyor!" Hakan'ın bağırışını duyduğumda biraz daha rahatladığımı hissettim çünkü kafamı dağıtmama yardımcı olurdu.

Pelin elindeki çantayı göstererek "Her şeyi getirdim, herkese haber de verdim. Sen nasılsın? Savaştan yeni çıkmış gibisin." dediğinde bir yere oturdum. Konuşamıyordum bile. Böyle hissedeceğimi asla tahmin edemezdim.

İkisi de yanıma oturup "Mira da, çocuklarınız da iyi olacak." diyerek bana destek olduklarında yavaşça başımı salladım. Her şey güzel olacaktı.

"Nerede kızım?" Mira'nın annesi ve babası koridora adımını atınca ayağa kalkıp yanlarına ilerledim. "20 dakika önce aldılar."

Onlar kendi aralarında stres yaparken, benim annem de gelmişti hastaneye. Koşarak bana sarıldığında "Babam gelecek mi?" diye fısıldadım.

"İlk uçakla İstanbul'a gelecek."

•••

1 saat sonunda Haydar amcam, yengem, kuzenim Emre, Mira'nın kuzeni Boğaç, birkaç akraba daha ve Hale'yle Ege de gelmişti. Hâlâ doğumhaneden haber bekliyorduk ve herkes dikkatle kapıya bakıyordu.

5 NUMARAWhere stories live. Discover now